Siyasilerin Değil, Tüm Eğitim Çalışanlarının Sendikası

TTK yı Özgürleştirin, Dershane Kapatmayı da Unutun

14 Kasım, 2013

Cumhuriyetin ilk yıllarından başlayarak ülkemiz koşullarına, ihtiyaçlarına uygun eğitim modellerini geliştirmek için Dünya’daki farklı ve başarılı sistemleri de incelemek, gerektiğinde uyarlamak, bilimde ve eğitimde yeni gelişmeleri takip ve tatbik etmekle mükellef TTK artık kaldırılmak isteniyor. Son çeyrek yüzyıl içinde eğitim sistemini inşa etmekten çok, siyasi iktidarların seçmen profiline uygun yurttaş yetiştirmek üzere çalıştığını gözlediğimiz TTK içinde uzmanlığından çok yandaşlığı ile yer edinen komisyon üyeleri eleştirilmektedir. Verdikleri kararlar, onayladıkları ve tavsiye ettikleri kitaplar, çağdaş ve bilimsel eğitimin uzağında müfredatlar ile iktidarın evrak onay makamı haline gelen TTK, kuruluş amaçlarını terk etmiştir. Kurul zaten Sayın Nimet BAŞ döneminden bu yana kuruluş yıl dönümlerini kutlamamaktır.

n

Bir ülkenin eğitim politikasının kendi ihtiyaçları ile uyumlu, özgün yani MİLLİ olması gerektiğini yalnızca sendikamız değil eğitimde başarıyı yakalamış tüm ülkeler savunuyor, hatta uyguluyor. Milli ve kalıcı bir eğitim sistemini kuracak olan da siyaseten bağımsız eğitimciler, bilim insanlarıdır. AES bu noktada düğümlenen ve başarısızlığı kader edinmiş eğitim sistemsizliğimizin çözümünü özerk Talim Terbiye Kurulu, hükümetlerin atamayacağı Milli Eğitim Bakanlarında aramak gerektiğini savunur. Bırakın iktidarı, bakan hatta müsteşar değişince değişen sistemin faturasını başarısızlık ve cehaletle ödüyoruz. Her biri bir birinden değerli işletmeciler, personel müdürleri, hukukçular, kamu yöneticileri kan ter içinde bakanlıkta eğitime yöne vermeye çalışıyor, onlara da yazıktır. Siyasilerimizin ülkenin geleceğine bir yön çizme noktasında hak ve sorumlulukları olduğu da gerçektir elbet. Bu hedef ülke nüfusunu nitelikli, bilimsel ve parasız eğitime kavuşturmak, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda mesleğe yöneltmek, mezun olduklarında istihdam edebilmek ise bu amacı gerçekleştirecek olan EĞİTİMCİLERDİR.

n

Liyakati sorgulanmadan her hangi bir bürokrat gibi atanan, üzerlerinde yandaş sendikaların etkili olduğu TTK komisyon üyeleri bu ülkenin eğitimine yarardan çok zarar vermektedir. Kısacası ve son söz; eğitimin geleceği uzmanlığı ve tarafsızlığı tartışmasız gerçek eğitimcilere bırakılmalı, TTK siyasi gölgelerden arındırılarak özgürleştirilmelidir. Güncel siyasetin aracı kurumu gibi kalacaksa, kapatılıp bütçesinin öğretmen alımına harcanması daha yararlı ve samimi olur.

n

***

n

Dershaneler siyasetin değil, eğitimin sorunu!

n

Eğitim eksenli olmaktan çok “biz size gösteririz” tadında siyasi bir restleşmenin unsuru olan dershaneler de yine gündemde.

n

Adalet ve Kalkınma Partisi ile Fetullah Gülen Cemaati arasında muktedir olma alanı olarak karşımızda duran dershaneleri ait olduğu sahada tartışmak mümkün görünmüyor. 1 yıl kadar önce Eğitim Bir Sen’den ayrılanlarca kurularak kısa sürede on binlerce üyeye ulaşan Aktif Eğitim Sendikasının, hükümetin dershane kapatma ısrarından vazgeçmesiyle kendini feshetmesi de anlamlıdır. Kısa süreliğine küllenerek ertelenen dershane kapatma meselesi MEB Müsteşarlığı tarafından hazırlanan yasa taslağı ile meclise getirildi. Bu hazırlığın iktidar partisi hatta Sayın Başbakandan habersiz yapıldığını düşünmek saflıktır.

n

Cemaate bağlılıkları bilinen yayın organları tarafından büyük tepkiyle karşılanan, her durumda başbakanı savunanların dershane düşmanı kesildiği bu ortamda “mesele üç beş dershane değil, sen hala anlamadın mı?” demekteyiz.

n

Ülkemizdeki yaygın, etkili ve zincir dershanelerin cemaatle bağlantısı, bu dershanelerin sınav başarısı kadar Fetullah Gülen Cemaatine sadık gençler yetiştirme misyonu üzerinden KRAL ÖLDÜ, YAŞASIN YENİ KRAL diyebiliriz.

n

Aynı cemaatin okulları da yaygındır ve dershanelerin okula dönüşmesiyle yine öğrenci bulacaklardır ancak, dershane (sınav) başarısı ile cemaat okulu yerine fen lisesi, Anadolu Lisesi seçen öğrenciler dershanede öğretim dışında aldıkları “yan eğitimden” uzak düşecektir ve kıyamet burada kopuyor.

n

Biz bu savaşın “çimen” tarafıyız. Üzerimizde filler tepişmekte iken, dershanenin sonuç olduğunu,  eğitimde fırsat eşitsizliğini giderme adına görece bir ara çözüm olduğunu, kaldırılması girişiminin yalnızca tabela kaldırmaktan ibaret, kayıt dışı ve merdivenaltı hizmete evrimleşeceğini, 50 binden fazla öğretmenin ve on binlerce çalışanın işsizler ordusuna katılacağını, başarılı ve fakir öğrencilerin bursla alabildikleri hizmetin tamamen ortadan kalkacağını…. bilmekteyiz.

n

Biz, eğitim sendikalarına soran yok. ÖZDEBİR e soran yok, veli ve öğrencilere bile sorulmuş değil ancak sözümüzü esirgeyecek değiliz. Özel dershanelere ve özel okullaşmaya bu denli kafa yoran hükümetin DEVLET OKULLARINA mesai harcaması halinde dershane ihtiyacı, sayısı azalır. Bir eğitim kurumu olarak kabul edilmese de “öğretim kurumu” olan dershaneyi kumarhane, fuhuşhane, birahane kapatır gibi kapatamazsınız. Yasal bir gerekçe uydurmakla gülünçleşir, kayıt dışına kaydıklarında kontrolü tamamen kaybeder, eğitimde kalite, eğitim ortamında güvenlik zafiyeti yaratırsınız. Bu arada cemaat çok kızar mı, bunun siyasi sonuçları ne olur bizim problemimiz değil.  Eğitim sistemsizliğimizin bir çıktısı, sonucu olan dershaneler düğmeye basarak kapanmaz. Kaçak Kuran kursu açmanın suç olmaktan çıkarıldığı hukuk devletimizde kaçak dershaneleri nasıl cezalandıracaksınız ki?

n

Bu savaşın bir kazananı olacaksa o da çocuklarımız olsun. Yani; iyi olan kazansın efendim. Merakla izliyoruz…

n

14.11.2013

n

Cansel GÜVEN

n

Anadolu Eğitim Sendikası

n

Genel Başkanı

n

 

n

guven@aes.org.tr

Yorum Yap