Siyasilerin Değil, Tüm Eğitim Çalışanlarının Sendikası

HERKESİ DEVLETE, DEMOKRASİYE VE ANAYASAYA SADAKAT YEMİNİ ETMEYE ÇAĞIRIYORUZ.

15 Temmuz, 2019

Devletin içinde çöreklenmiş hain bir grubun gerçekleştirdiği 15 Temmuz 2016 tarihli kanlı ve alçakça darbe girişiminin üçüncü yıldönümü vesilesiyle bir basın açıklaması yapan BASK Genel Başkanı Bayram ZENGİN; “BASK camiası olarak 15 Temmuzun üçüncü yıldönümünde Anayasa ve demokrasiye bağlılığımızı haykırıyor, görevi yemine dayalı olanlar ile kamu hizmetindeki herkesi 15 Temmuz Pazartesi günü devlete ve demokrasiye sadakat yemini etmeye ve yeminine uymaya davet ediyoruz.” dedi.

BASK Genel Başkanı Bayram ZENGİN açıklamasında şu hususlara yer verdi:

“15 Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen kanlı, alçakça ve hain darbe girişiminin üçüncü yıldönümünde BASK adına aşağıdaki hususları milletimize ve kamuoyuna hatırlatmayı bir demokrasi borcu görüyoruz:

27 Mayıs 1960 tarihinden itibaren Türkiye’nin 59 yıllık tarihi darbeler ve darbe girişimleriyle sekteye uğrayan demokrasi mücadelesi şeklinde geçmiştir. Bu süreçleri bizzat yaşamayanlar dahi, izleri ve sonuçlarına tanıktır.

Bir insan için hafıza ne denli önemli ise, devletler için de tarih bilinci aynı derecede hayatidir. Darbe süreçleri bize hukukun mazluma da zalime de lazım olduğunu öğretmiştir. Aynı ateşe tekrar elini uzatmak akıl kârı olamaz.

Unutmamalıyız ki; birbirini sevmeyen, benimsemeyen tarafların kendi başına gelmediği sürece zulümlere sevindiği, alkışladığı günler geçtiğinde geriye utanç ve vicdan azaplar kalır.

Bağımsızlığı şiar edinmiş, sivil bir demokratik kitle örgütü olmanın sorumluluğu ile, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminin yıldönümünde Anayasamızın, devletin, anayasal kurumların ve demokrasinin yanında olacağımızı, üye sendikalarımızla kesintisiz demokrasi için mücadele etmeye kararlı olduğumuzu kamuoyuna ilan ediyoruz.

BASK olarak, paralel devlet yapılanmasının devleti ele geçirip dumura uğratma stratejisine ilişkin olarak birkaç hususu hatırlatmak görevimiz ve demokrasi borcumuzdur:

15/16 Temmuz 2016 Gecesinde; başta TBMM olmak üzere önemli devlet kurumlarının ve darbeye cansiperane direnen vatandaşlarımızın ve güvenlik güçlerimizin üzerine kurşunlar, bombalar yağdıracak, 251 kişiyi şehit edecek, 2 bin kişiden fazla vatandaşımızı silahlarıyla, zırhlı araçlarla yaralayacak denli alçaklaşanlar, hepimizin, en çok da siyasilerin “iyi niyet”inden “gaflet ve dalalet”inden azami ölçüde faydalanmıştır.

FETÖ adlı paralel devlet yapılanması kapsamında, 150 binin üzerinde kamu görevlisinin işine son verilmiş 35 bin kişi açığa alınmış ve 50 bin civarında tutuklama gerçekleştirilmiş olmasına rağmen, mahrem imamlarla devlet birimleri içerisinde hala örgütlenme ve ihanet operasyonlarının ısrarla sürdürülmesi üzerinde mutlaka düşünmek gerekir.

Kanlı örgüt; tüm ulusal sektörlerde yapılanmasını sağladığı gibi uluslararası alanda da hatırı sayılır ve Türkiye’nin başını ağrıtacak ilişkiler kurabilmiştir.

Bu ağın devlet aygıtından en küçük zerresine kadar hukuk içinde temizlenmesi, devletin bekası için elzemdir.

BASK olarak gözden kaçırılmaya çalışılan bir hususa dikkat çekmek istiyoruz:

Anılan örgüt Devletin en stratejik kurumlarına bile rahatlıkla sızabilmiş, bürokrasinin kilit noktalarında yığınak yapabilmiştir. Hakim ve savcıların üçte birinden fazlasının, general ve amirallerin yarısının, yanı sıra Anayasa Mahkemesi üyesinden valilere, polis memurundan emniyet müdürlerine, öğretmeninden üniversite öğretim üye ve görevlilerine kadar bürokrasinin her alanına sızabilmiş olmaları, kamu bürokrasisini alenen yönetir konuma gelebilmeleri de ibret ve dehşet vericidir.

15 Temmuzda Türkiye uçurumun kenarından dönmüştür.

KAMU İDARESİNDE EHLİYET VE LİYAKAT

Üzerinde derin derin düşünmemiz ve tedbir almamız gereken bir kaç husus vardır:

Bunlardan birincisi; artık bir evrensel ilke olan ehliyet ve liyakat kuralının hayata geçirilmesidir. Kamu kurumlarına eleman alınması, görevin gerektirdiği ehliyet ve liyakat kuralına bağlanmalı, görevde yükselmeler için de bu kriterler geçerli olmalıdır.

Anayasanın 128 inci maddesindeki “Üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları, kanunla özel olarak düzenlenir” hükmüne rağmen 37 yıldır anılan kanunun çıkarılmamış olmasının izahı yoktur. Ortada yasal düzenleme olmayınca ve adı ne olursa olsun siyasi iktidarların merkez ve yerel uzantılarının baskısından kurtulmak için üst düzey kademe yöneticilerinin iktidarların keyfi tasarrufuna bırakılması FETÖ tarafından fırsat olarak kullanılmış, üst düzey yöneticilerle paralel devlet yapılanması gerçekleştirilmiş, böylece 15 Temmuz hain darbe girişiminin kilit taşları döşenmiştir.

DEVLETE, DEMOKRASİYE VE ANAYASAYA SADAKAT YEMİNİ

İkinci husus; giderek büyüyen ve Türkiye’yi tehdit eden ahlaki zafiyet açığıdır.

Birçok mesleğin kendi etiği ve yasal yükümlülüğünü belirten meslek yemini vardır.

Milletvekillerinden Cumhurbaşkanına, askeri ve polisinden her düzeydeki devlet memuruna kadar kamu hizmetinde çalışanların göreve başlarken veya adaylık dönemini tamamlayıp asalet tasdikini müteakip yaptıkları bir Devlete ve Anayasaya sadakat yemini vardır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatle bağlı kalınacağına ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatle uygulanacağına ilişkin bu sadakat yeminine bağlı kalınmamasını, namus ve şeref üzerine edilen yemine ihanet edilmesini, dahası alçakça gerekçelerle “takiyye” yapılmasını anlamak mümkün değildir.

Aynı şekilde; yeminini bozanların takip edilmemesi ve cezalandırılmaması, bu hususta yaptırımların disiplin hükümleri veya TCK’da yer almamış olmasını da kabul edemeyiz.

Üstelik, sözleşmeli personelin, adaylık süreçlerinin olmaması gerekçesiyle sadakat yemininden muaf tutulmaları ayrı bir handikaptır.

Unutulmamalıdır ki; 15 Temmuz darbesinin önlenmesini Devlete ve Anayasaya sadakat yeminine bağlı ve sadık kalanlara ve darbeye direnenlere borçluyuz.

BASK olarak; 15 Temmuzun yıldönümü münasebetiyle; tüm kamu hizmetinde çalışanları ve yemine bağlı görevde olan tüm görevlilerin yeminlerini kamuoyu önünde tekrar etmeleri ve yemine ihanetin yaptırıma bağlanması hususunda başta Sayın Cumhurbaşkanı ve TBMM Başkanı olmak üzere tüm anayasal kurumlara ve sivil toplum kuruluşlarına çağrıda bulunuyoruz.

Üçüncüsü; adı ne olursa olsun Devletin birimleri içerisine elemanlarını yerleştirmeyi amaçlayan her gurup veya yapının aynı ihanet şebekesinin farklı versiyonu olduğunun bilinmesi ve tedbir alınması gereğidir.

Bu vesileyle, hayatını kaybeden demokrasi şehitlerimize bir kere daha Cenab-ı Hak’tan rahmet, milletimize baş sağlığı, gazilerimize sağlıklı ve mutlu ömür diliyoruz.

Demokrasimiz daim, adaletle koruduğumuz Cumhuriyetimiz baki olsun.”

 

BASK BASIN BÜROSU

Yorum Yap