Yorucu bir eğitim-öğretim sezonun ardından tatile çıkan eğitim camiası yaşanılan belirsizlik süreci dolayısı ile zor günler geçirmektedir. Yüzlerce Öğretmen düğününü yapmış ama yer değişikliği sonuçlanmadığı için ev bile tutamamıştır.

Ha bugün, ha yarın açıklanacak söylentilerine rağmen bir türlü açıklanmayan İl içi-İl dışı yer değiştirme takvimi ilk defa amacından çıkarak bir “diz çöktürme” harekâtına dönüşmüştür.

Sağlık çalışanlarının yılda 3 kez yer değiştirme talebinde bulunduğu ülkemizde Öğretmen camiasının yılda bir kez tayin isteme hakkı bulunuyor ama buna rağmen ilgili süreç halk deyimiyle Öğretmenin “burnundan gelmiştir”.

Bir Öğretmenin, öğrencisini çok önemsediği bir konuda bu denli bir belirsizliğe sürüklemesi halinde Öğrencinin eğitim-öğretim faaliyetlerinden kopacağı aşikârdır. Hal böyle iken eğitim camiasının içine düşürüldüğü belirsizlik akıllara “Öğretmen, eğitimden mi koparılmaya çalışılıyor” yahut “Öğretmen, teslim alınmaya mı çalışılıyor” sorularını getirmektedir.

Yaşanan bu olumsuz süreç Sayın Dinçer’in, Öğretmen’e nitelik kazandırma, şahsiyet kazandırma söylemlerine karşın demokratik tepkilerini örgütlü bir halde gösteren eğitim camiasını “Hizaya Çekme” operasyonu olarak değerlendirilmektedir.

MEB, gidermek için herhangi bir çaba göstermediği için bu belirsizlik süreci “Öğretmen üzerinde otorite kurmak için özellikle yaratılıyor” izlenimi doğmaktadır. Sayın Dinçer’in üslubu, sorunlara yaklaşımı  adeta öğretmenleri kendi varlığına karşı bir tehdit olarak gördüğünü düşündürmektedir.

Söz konusu süreçte yetkili ağızlardan dillendirilen tarihlerin öğretmenleri beklentiye soktuğunu ve takvimin sürekli ertelendiğini gördük. Doğruluğundan emin olmadan, planlama yapmadan bilgi paylaşmak bırakın bakanlığı sıradan bir kişi için bile güven kaybına karşılık gelir.   Bakanlık kaynaklı bilgi kirliliğinin öğretmenlerle “dalga geçmek” , “hisleriyle oynamak” amaçlı piyasaya sürüldüğü ihtimali tarafımızca ve birçok eğitimci tarafından “düşünülür” hale gelmiştir… Nitekim birçok haber sitesinde yer alan “yer değiştirme takvimi” haberlerinin altında “bakanlık yetkililerinden alınan bilgiler doğrultusunda ” cümleleri kullanılmıştır, sonuçta kimse “bakanlığın yalancısı” olmak istemez.

MEB, yaşanan bu belirsizliğe son vererek bir an önce takvimi açıklamalı ve eğitim camiasından;

1-Yaşanan gecikmeden;

2-Belirsizlik sürecinin öğretmenlerde ortaya çıkardığı psikolojik bunalımlardan dolayı özür dilemelidir.

Yok, eğer bunları yapmayacak ve bildiğiniz yolda ilerleyecekseniz bizim söyleyeceğimiz tek bir cümle vardır. “GÖLGE ETMEYİN BAŞKA İHSAN İSTEMEZ…”

VEYSEL ÇELİKER

Anadolu Eğitim Sendikası

Bingöl İl Temsilcisi