Milli Eğitimin ilk hedefine uygun olarak öğrencilerimi öncelikle birey, sonra yurttaş olarak yetiştirmeyi amaç edindim.
nÇarpım tablosundan önce onlara birbirlerine saygılı olmayı öğretirim.
nNasıl düşüneceklerini ezberletmem, “düşünmelerini” sağlarım. Sonra da düşüncelerini özgürce ifade etmelerini.
nKendilerini ifade ederlerken kendilerine benzemeyene saygılı olmalarını isterim elbette.
nBir başkasının düşüncesini de dinlemeyi...
nHOŞGÖRÜLÜ olmayı ancak bendeki hoşgörü ile öğrenebilirler, bilirim…
nBENİM SINIFIMDA özgürlük; Birbirini dinlemek, anlamasan da arkadaşını kabullenmek ve koşulsuz sevmektir.
nAyrılık olmasın diye, tuttuğum takımı bile onlar mezun olana dek söylemem.
nBenim sınıfımda öğrenci, öğrencidir: Zengin, fakir, kız, erkek, Laz, Çerkez, Türk, Kürt, Alevi, Sünni, zenci, beyaz, güzel veya çirkin… Farkı YOKTUR! ÇOCUK VARDIR!
nBuradan seslenmeye çalışıyorum hükümete, muhalefete, tüm çocuklarımızdan ve onların hayatından sorumlu olabilecek herkese: Ölen, yaralanan gençler hepimizin...
nBu vatanın evlatları hepsi. Vicdanla, merhametle hareket edin. Durdurun artık şu çatışmayı, gözyaşı ve kanı!
nBen öğretmenleri olarak ağlıyorsam, ocakları sönen ana-babaları düşünün...
nSizi seçen ve seçmeyen herkesten sorumlusunuz, bu yüzden önce size sesleniyorum T.C Devleti’nin Sayın Başbakanı: O çocuklar, bu çocuklar “yüzdelik rakamlar” değil, onlar evlat, onlar HEPİMİZİN.
nAllah, merhametini esirgemesin hepsinden ve sizin yüreğinizden... Sesim ulaşır mı bilmem ama yine de bir umutla, bir depremde göçük altında kalmış gibi işte;
nSESİMİ DUYAN VAR MIIII ???
nNot: Bu mektup ortak bir kaygı ve duyguyla kaleme alınmış olup duyulur olmak isteyen tüm öğretmenlerimizin kişisel olarak T.C. Başbakanlık Makamına, Milletvekillerine, basına göndermeleri, sosyal paylaşıma açması için yayınlanmıştır. Sesimizin duyulması dileğiyle...
Anadolu Eğitim Sendikası