Siyasilerin Değil, Tüm Eğitim Çalışanlarının Sendikası

2016 Başöğretmenlik Onur Ödülümüz Sayın Akın Karabağ’ın

16 Kasım, 2016

Tüzüğümüzde yer verdiğimiz gibi; Anadolu Eğitim Sendikası: “Demokratik sendikacılık ilkelerinden taviz vermeden üyelerinin ortak ekonomik, sosyal, kültürel, mesleki hak ve çıkarlarını korumayı ve geliştirmeyi, sosyal barışı ve çalışma barışını korumayı ve geliştirmeyi, kamu hizmetlerinin etkin, verimli ve kaliteli bir şekilde sunulması ile Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalarak korunmasında ve yayılmasında öncülük etme hedeflerine ulaşılması amacını taşır.

 

Kurulduğumuz yıldan başlayarak her 24 Kasımda yalnızca bir öğretmene sunduğumuz Başöğretmenlik Onur Ödülümüz, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde, mesleki başarılarıyla bize rol model olmuş örnek ve özel eğitimcilere takdir edilmiştir. Sendikamız Merkez Yönetim Kurulunun 08.10.2016 Tarih ve 561 Sayılı Kararı ile eğitime, kaliteye ve örnek projelerle başarıya adanmış bir ömür için bu yılki ödülümüzü Sayın Akın KARABAĞ’a takdim edeceğiz.

 

Sayın KARABAĞ; öğrenciliğinden öğretmenlik hayatına, idareciliğine ve sivil toplum örgütlülüğüne kadar sürece kattıklarıyla örnek bir insan, güvenilir bir yol arkadaşıdır. Kars’ta, buz tutmuş bir kovanın içinde başlayan hayatını eğitim aşkıyla ve meşakkatle sürdürmüş, iştahla kucakladığı eğitim ışığını öğrenci, öğretmen ve idareci olarak çevresine yansıtmıştır.

 

Makam odasını özel eğitim sınıfına dönüştüren, koşulların güçlüğüne teslim olmayan sıra dışı bir idarecidir. Çalıştığı okulları ders belletilen soğuk bir devlet dairesi olmaktan çıkararak, kitapla, oyunla, sanatla, kültürle, veli ve öğretmenleriyle uyumlu, üreten, başaran, örnek eğitim yuvalarına dönüştürmüştür…

 

Akın KARABAĞ kendini geliştirmekten ve gerçekleştirmekten vaz geçmeyen, hep öğrenen, öğrendiklerini paylaşan ve hayata geçiren bir öğretmendir.

 

Bu güne kadar bu ödüle layık görülmüş öğretmenlerimiz, sendikamızın onur kurulu üyelerinin teklifi, yönetim kurulumuzun kabulü ile belirlenen isimlerdir, her biri ayrı ayrı değerli ve özeldir.

 

MEB teşkilatından emekli olduğu halde, halen Onur ve Disiplin Kurulu üyemiz olan, yol arkadaşlığını esirgemeyen, AES Misyon ve Vizyon metinlerini örgüt içinde çalışarak düzenleyen,  kurumsallığımıza büyük katkı sağlayan Sayın Akın KARABAĞ’ın ödülümüzü kabulleri ile aslında biz onurlanıyoruz.  

 

Başöğretmenlik Onur Ödüllerimizin 12. sini takdim etmemiz vesilesiyle ebediyete uğurladığımız Başöğretmenleriz Prof. Dr. Sayın Feyzi ÖZ, Sayın Mustafa Kemal YILMAZ ve Sayın Vecihi TİMUROĞLU’nu ayrıca özlemle, Rahmetle, minnetle anıyoruz.

 

19 Kasım 2016 Cumartesi Saat 14:00 de, Rumeli Üniversitesi (Silivri İstanbul) Konferans Salonunda gerçekleştireceğimiz ödül töreni ve kokteyle tüm üyelerimiz ve eğitim dostlarımız davetlidir. Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden yürüyen öğretmenlerin eksilmemesi, çoğalması dileği ile…

 

Anadolu Eğitim Sendikası

Eğitim ve Sosyal İşler Sekreterliği

 

Akın KARABAĞ Kimdir?

 

Anadolulu sıradan bir çocuk, sıradan bir genç. Öğretmenler odasından, öğretmenlerin arasından, hayallerinin peşine koşan biri…

 

Nice farklı fedakar öğretmenden biridir Akın Karabağ. Tebeşir kokusuyla, çocuk sevgisiyle, inandığı değerlerle dolu eğitime adanmış bir ömürdür onunkisi…

 

Küçücük bir köyde başlar hayat yolculuğuna Akın Karabağ. Boyundan büyük karların arasında elleri üşür, ayakları üşür ama yüreği sıcacık kalır. Eğitim adına zorlukları yenmeye daha bu küçücük yaşta başlar…

 

Akın KARABAĞ, henüz basılmamış öz yaşam öyküsünü içeren Gari Gülleri Kitabında hayata gelişini şöyle anlatıyor;

 

 “Güneşin üşüdüğü yer benim memleketim Kars. Yıl 1958, Mevsim kış, ahırda horozların ötmesiyle annemin doğum sancısı başlamış.

 

Köyde doktor, ebe, ne gezer! Babam telaşlanmış. Köyün en yaşlı ve deneyimi olan Bahar hanımın kapısını çalarak uyandırmış. Bahar hanım uykulu uykulu ve bir ebe edasıyla işlere koyulur. Doğum sürecinde annem ve ben yaşam ile ölümün sınırında zor anlar yaşamışız. Nihayet dünyaya gelmişim, ancak morarmış bedenimden dolayı ölü doğduğum sanılmış.

Bahar hanım yanında duran buz tutmuş kova dolusu suyu görünce tereddüt bile etmeden ayaklarımdan tutarak daldırmış beni içine. Ve sonunda yaşadığımı ağlayarak kanıtlamışım. İşte benim dünyam o buz tutmuş kovanın içinde başladı…” 

 

İlkokulu köyünde okur. 4. sınıftayken ayrılık girer araya, babası; dilini, yolunu, izini bilmediği uzaklara, Fransa’ya işçi olarak gider. Küçük yaşta ailesinin sorumluluğu biner minik omuzlarına…

 

1969-1970 öğretim yılında Kars / Akkaya Ortaokulu müdürüne gider, babasını gurbette olduğunu, annesinin de gelemediğini söyleyerek kayıt işlemlerini kendisi yaptırır. Akyaka ortaokulu köyüne 2 kilometre uzaklıktadır. Her sabah kar-tipi, sıcak, soğuk demeden, üç yılı hiç devamsızlık yapmadan tamamlar.

 

Hafta sonları, en sevdiği oyuncağı olan babasının yaptığı tahta kızağı ve arkadaşları ile yarışarak geçmiştir.

 

Akyaka ilçesinde lise olmadığı için, ortaokul son sınıfı kaygı ile tamamlayan Akın Karabağ, Karsta okumanın onun için imkansız olduğu düşüncesi ile okul hayatının biteceğinden hep endişe duyar.

 

Olanaksızlıklar, onu yatılı öğretmen okulu sınavlarına girmeye itmiştir, ancak kazanmak oldukça zordur. Dershane ve ders kitapları bir yana elindeki tek kaynak başarılı başka bir öğrenciden satın aldığı ikinci el kitaplar ve üzerlerindeki ders notlarıdır.

 

Sınav günü yaklaşmış, umutları yeşeredursun, okuma yazma bilmeyen annesi ona sınav için hayati bir taktik verir;

 

“Bak oğlum; akşam bir parça ekmeğin arasına tuz koyacaksın, o tuzlu ekmeği yatağının altına koyarak uyuyacaksın, sabah kalktığında aç olan köpeğe vereceksin ve zihnin açılacak, sınavı kazanacaksın.”

 

Annesine gönülden inanan Karabağ, talimatları harfiyen uygular.

 

Kısa bir tren yolculuğu sonunda sınava girer, kuşun kanadında türküler… Artvin yatılı öğretmenlik okulunu kazanan Karabağ, öğretmenlik mesleğine doğru ilk adımı atar.

 

1973-1974, girişimci ruhu onunladır; tek başına Artvin’e gider ve kayıt işlemlerini tamamlar. Artık mutludur Karabağ. Yemekhanesi, yatakhanesi, kitapları ve nicesi… Takım elbisesini bile devlet verir. Artık çalışmanın tam zamanıdır.

 

Ancak bu sevinç kısa sürer. Ülkedeki artan siyasi karışıklıklar yatılı öğretmen okullarını da etkisi altına almıştır. Kendisini ideolojik çatışmaların tam ortasında bulur. Bu sırada Türkçe öğretmeni Cevriye Kılınçosman, Fakir Baykurt’un “Tırpan” adlı bir kitabını kendisine hediye eder. Karabağ, kitaptan ve yazardan çok etkilenir. Çünkü tırpanı köy çocuğu olarak iyi tanıyan, fakir bir ailenin evladıdır.

 

1975- 1976 yıllarında hükümetin dört yıllık öğretmen okullarını öğretmen liselerine dönüştürme kararına karşı, öğrenci boykotları ve olayları hız kazanmıştır. Kısa süre sonra öğrenci lideri olan Karabağ, 17 yaşında tutuklanır ve cezaevi ile tanışır. Bu da bir eğitimdir onun için. Özgürlüğün gerçek anlamını yaşayarak öğrenmiştir…

 

1977 yılında Artvin öğretmen lisesinden mezun olur. 1978’de Fransa’ya babasının yanına gitmek için Milli Eğitim Bakanlığında işlemlerini yaptırır. Ardından Fransa Lyon Üniversitesi Mühendislik bölümüne kayıt işlemlerini yaptırır. Aynı yıl ÖSYM sonuçları açıklandığında Kars Dede Korkut Eğitim Enstitüsünü kazanmıştır. Babası onun yurt dışında okumasını istemiyordur. Karabağ babasının nasihatini dinler ve Fransa’ya dair hayallerine veda eder.

 

1979 da Kars Dede Korkut Eğitim Enstitüsünden mezun olur. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necdet Uğur ile ilk kurayı çeker ve Kastamonu ili, Azdavay ilçesinde öğretmen olarak ilk görevine başlar.

 

İlham veren öğretmen ruhunu Cide’de Hababam sınıfının usta yazarı Rıfaz Ilgaz’dan öğrenir.

 

1983’de vatani görevini Burdur 58. Topçu Tugayında kısa dönem er olarak tamamlar.

Rotasyon nedeniyle Yozgat ili, Çayıralan ilçesi, Menteşe köyüne atanan Karabağ; burada sınıf öğretmeni olarak görev yapan Serap Genç hanımefendiyle evlenir.

 

1989’da İstanbul, Bağcılar Evren İlköğretim okulunda, 1990-1995 yılları arasında İstanbul Bahçelievler Yenibosna İlköğretim okulunda görev yapar. 1996 yılında ise İstanbul Büyükçekmece Büyükşehir İlköğretim okuluna sınıf öğretmeni olarak atanır.

 

Bu okulda kendisine, farklı sınıflardan başarı durumu düşük 5’er öğrenciden oluşan bir sınıf teslim edilir. Karabağ toplama sınıfın farkındadır, fakat itiraz etmez. Öğrencilerin başarısını arttırmak için Marmara Üniversitesi çocuk edebiyatı bölümünü ziyaret eder. Burada öğrencileri için başarı sağlayacak kaynak araştırmaktadır. Ziyareti esnasında rastladığı kalabalığın lisans tamamlamak isteyen öğrencilerden oluştuğunu öğrenir ve hemen ön kayıt işlemini yaptırır.

 

İki yıl boyunca Büyükçekmece ve Marmara Üniversitesi arasında lisansını tamamlamak için gider-gelir. 1976 yılında elinden alınmış hakkını yine kendi çabası ile 1999 yılında elde etmiştir.

 

Akın Karabağ, çizgi dışı bir öğretmendir…

 

Dönemin okul müdürü İsmail Tokat, kendisini odasına davet ederek, kendisi ile çalışması için müdür yardımcılığı görevini teklif eder. Karabağ, teklifi onurla kabul eder. Müdürünün fark ettiği, İlçe Eğitim Müdürünün desteklediği Akın Karabağ, yatılı okuduğu için devletine borcunu ödeme fırsatı yakalar. Bu iki insanı hiç unutmaz…

 

Öğretmen okulunda hediye aldığı “Tırpan” kitabının yazarı Fakir Baykurt ile arkadaş olur. Fakir Baykurt;

- Akın öğretmenim hep sorarım; bu güzel yurdumuzda bal tutan parmağını ne zaman yalamayacak?

 

Karadağ, Baykurt’un yüzüne bakarak;

- Onu bilmem ama, ne yalayacağım ne de yalattıracağım!

 

2001-2005 yılları arasında İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğünde, Toplam Kalite Yönetimi İl Formatörü olur. Hizmet içi eğitim alarak çok sayıda kursa katılır. Aralarından en önemlileri;

- Toplam Kalite Yönetimi İl Formatörlük Kursu,

- Toplam Kalite Yönetimi, Eğitimi, Eğitimcileri Yetiştirme

- Toplam Kalite Yönetimi Performans Yönetimi, ölçme değerlendirmede Formatör Yetiştirme kursu

- EFOM Mükemmellik Modeli ve Ulusal Kalite Ödülü Değerlendirici Eğitimi

- Kurum Temsilcisi Yetiştirme Kursu

- Toplam Kalite Yönetimi İyileştirme Takım Lideri Eğiticileri Eğitimi

- Okul Yönetimi ve Geliştirme Programı

- Stratejik Plan Hazırlama Semineridir.

 

Aynı zamanda, İstanbul Kültür Üniversitesinden;

- Eğitim ve okul Yöneticiliğinde Profesyonellik

- Eğitim Örgütlerinde Müfredat ve Program Geliştirmeye Mühendislik Yaklaşımı eğitimlerini almış olan Karabağ kişisel gelişime büyük önem verir.

 

Almış olduğu eğitimler sonucu, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünde Sayın Müfettiş Ali Uçar Başkanlığında kalitenin sınıflarda uygulanabilirliği için oluşturulan il ve ilçe ekiplerinde etkin görevler üstlenir.

 

İlçe bilim kurullarının eğitimlerinin yanında, Çatalca, Avcılar, Esenyurt, Beylikdüzü, Büyükçekmece ilçelerinde; okul müdürlerine, müdür yardımcılarına ve öğretmenlere yönelik çok sayıda seminerlerde görev alır.

 

2005 yılında Müdürlük görevine talip olarak, merkezi okullar yerine Müdür adayları tarafından tercih edilmeyen ve hizmet bekleyen okulları tercih ederek farklı bir strateji belirlemiştir.

 

Müdür olmak için hiçbir siyasiden beklenti içine girmeyen Karabağ, İlk tercihi olan Ahmediye Doğuş İlköğretim okuluna atanmıştır. Artık yetkisi altındaki sorunları çözmeye hazırdır…

 

İstanbul’un içinde kendi kendine solan bir çok çiçek vardır.  “Güzel yurdumun dağlarında, ovalarında ve en ücra yerlerinde kendi kendine açıp solan çiçek bırakmayacağız” diyen dönemin Milli Eğitim Bakanı Sayın Hasan Ali Yücel’i hatırlayan Karabağ,  müdür odasında gözyaşlarına boğulmuştur...

 

Kısa zamanda üst yönetim ve hizmet bekleyen öğretmenler, öğrenciler, veliler kendisine destek verir. Akın öğretenin aldığı eğitimler, uyguladığı yöntemler idareciliğinde işe yaramıştır. Akın Karabağ; bir yıl gibi kısa bir sürede, fiziki ortam ve eğitim-öğretimde iyileştirmeler yaparak daima hazırlanan bir müdür olarak gönüllerde iz bırakmayı başarır…

 

Bununla yetinmeyip farklı projeler üreten Karabağ, Nesin Vakfı yönetim kurulu üyesi olan rahmetli Tarık Akan ve Ali Nesin’i okula davet ederek, Nesin Vakfının öğrencilerini gönüllü olarak bir servisle okula almak istediği iletir. Nesin vakfı yönetimi bu teklifle ilgilenirken, Büyükçekmece Kaymakamı, kendisini 2006 yılında Mimar Sinan İlköğretim okulunda görevlendirir, böylece projesi yarım, hevesi kursağında kalır.

 

Milli Eğitim Müdürü ve İlçe Kaymakamının güveni doğrultusunda Mimar Sinan İlköğretim okulunda göreve başlayan Karabağ, öncelikle okulu gezer.

Karşılaştığı kitaplığın üzerinde; “çok kitap okulayım”  ve “kitaplığımızı koruyalım” yazılarını görür fakat ne dolabın kapağı sağlamdır ne de içerisinde kitap vardır.

 

Yerel basında bir manşet görünür;

“Okul müdüründen veliye mektup! Sorun çok ama 5 kuruş para yok!”

 

Karabağ, derhal müdür yardımcısına sorar;

-Toplam kaç öğrencimiz var?

Bin öğrenci cevabını aldığında, “Bin öğrenciye bin bardak çay projesi” filizlenmiştir bile. Her gün bir sınıfla kahvaltı programı hazırlanır. Sınıf öğretmeni ve müdür yardımcısı başkanlığında, ikram velilerden, çaylar ise okul yönetiminden. Ev sahibi çocuklardır. Protokol yok. Davetliler ise mülki amirler, sanatçılar, siyasi parti temsilcileri, okul müdürleri ve bölgedeki iş adamları olarak belirlenir. Kahvaltı sonunda tespit ettiği sorunları ve çözüm önerilerini anlatarak, alınan desteklerle sorunların çözümünde ilk adımlar atılır ve paydaşların olmaz dediği şeyler olmaya başlar.

 

İlk destek, çocuklar duymasın adlı televizyon dizisinin havuç karakteri, öğretmen çocuğu Furkan Kızılay’dan gelir, artarak sürer. Okulun ihtiyaçları süratle giderilir, örnek bir okul vücut bulur.

 

Karabağ, görev yaptığı okullarda fiziki ortamın iyileştirilmesinin yanı sıra, eğitim, öğretim ve öğrencilere yönelik kurslara da çok önem vermiştir. Münazara yarışmalarında ilçe birincilik ödülü ve İstanbul ilinde İlköğretim okulları arasında ikincilik ödülünü yönetici olduğu okullara kazandırmıştır.

 

En çarpıcı projesi ile de; İlçe kaymakamının talimatı, ilçe milli eğitim müdürünün destekleriyle sürekli devamsız olan Romen çocuklarının ikna edilerek okula kayıt işlemlerinin yapılması sağlanmıştır. Ayrıca bu öğrencileri İlçe orkestra takımının parçaları olmaları için destek de sağlanmıştır.  Yerel ve ulusal basında yankı bulan bu başarı cesaret verici örnek bir projedir.

 

Karabağ için zaman su gibi akıp gitmektedir. 2010 yılında rotasyon nedeniyle Avcılar Mehmetçik İlköğretim okuluna atanan Karabağ okul logosuna “hiçbir öğrenci geride kalmasın, Mehmetçik de onu korusun” satırını ekler. Peşinden okul paydaşlarının görüşlerini alarak kurum öz değerlendirme raporunu hazırlar, okulun misyon, vizyon ve ilkelerini günceller.

 

Mimar Sinan İlköğretim Okulundaki görevi süresince çıraklık etmiş, Mehmetçik İlköğretim okulu döneminde ise ustalık dönemine başlamıştır.

 

Yüksek Lisans yapan öğretmenleri daima destekleyen Karabağ; destek olmak amacıyla kendisini de yüksek lisans eğitimi öğretmenleriyle birlikte almıştır. Akın Karabağ destek vermek için yanlarında olduğu öğretmenlerinden önce mezun olmuş, ekibini peşi sıra lisansüstü çizgiye taşımıştır.

 

Akın Öğretmen, görev yaptığı tüm okullarda eğitim hizmeti alanların memnuniyetine odaklanarak çalışmıştır. Bir velinin 50 TL bağışı esnasında okul aile birliği başkanına sarf ettiği “Bu parayı müdürün hatırı için veriyorum” sözleri, devleti temsilen bir güven ödülü almış gibi değerlendirmiştir.

 

O; sorunları belirleyen,  iyi niyetli ama sırt sırta olan tüm paydaşların yön birliğini sağlamak için uğraşmış bir öğretmendir. Okul yönetimi, öğretmenler, okul aile birliği ve öğrenci velilerinin daima hedef birliğine önem vermesi ile mutlak başarı gelmiştir.

 

Akın Karabağ, ilçe Kaymakamı, İlçe Milli Eğitim Müdürü, Büyükşehir ve İlçe Belediye Başkanlığı, okul aile birliği, öğrenci velileri, sivil toplum örgütleri, esnaf ve bölge iş adamları, hayırsever kişi ve kurumlarla güçlü iş birliği yaparken, hiç mazeret üretmedi. Kaynak sorunu yaşamadı.

 

Akın Karabağ; okullar hayat bulsun projesine de destek vermiştir. Her yıl velilere ve mahalle halkına yönelik okuma ve yazma, dikiş nakış, bilgisayar kursu açarak eğitime katkı sunmuştur.

 

Dedemin Oyunları’nı okul bahçesine çizdirmiş, Milli Eğitim müdürünün; -Bu öğrencileri yeşille buluşturalım önerisini değerlendirip, her sınıfa bir bahçe projesiyle, okul bahçesine otuz bahçe yaptırmıştır.

 

Her kata arkadaşlık köşesi, öğrencilere yönelik drama sınıfı, “Atatürk ile okumak” kütüphanesi ve tüm kitapların veli, öğrenci ve öğretmenlere ücretsiz ödünç verilmesi, “Babamla okuldayım” adlı veli eğitimleri Karabağ’ın hizmet anlayışını özetler.

 

“Oku, düşün, paylaş.” projesiyle her dönem 12 olmak üzere toplam 100’ün üzerinde lider öğrenciye destek vermiştir.

 

2016 Mart ayında hayırsever Bulut Yağmur’a; “zenginlik, makam, şöhret gelip geçicidir. Önemli olan yaşamak ve yaşatmaktır.” diyerek, son hayali olan Müdür odasını İstanbul’un en iyi özel eğitim sınıfı olarak yeniden düzenlemek isteğini teklif etmiştir. Eğitime inanmış yürekli hayırsever Bulut Yağmur, okul müdürü Akın Karabağ’ın son hayalini 23 Nisan 2016’da kaymakamlık onuru ile gerçekleştirdi. Emekliliğinden önce makamsız okul müdürüydü, mutluydu…

 

Akın Karabağ, 14 Temmuzda iki satırlık bir yazı ile “görülen lüzum üzerine” kendi isteğiyle emekli oldu. Bu iki satırda koskoca bir tarihin vedası saklıydı. 

 

Eğitim hayatındaki çalışmalarından dolayı;

Bakanlık, İl, İlçe ve Kaymakamlık makamlarından;

 

1 adet Aylıkla ödül,

3 adet Taktir,           

6 adet Teşekkür       

3 adet Başarı belgesi

1 adet Üstün başarı belgesi ile ödüllendirildi.

 

Eğitime adanmış bir ömürdür onun yaşamı. Kalem kokusu, defter kokusu,

Cehaletle savaşta yok onun korkusu…

 

Ürettiği projelerle, dokunduğu binlerce yürekle, yetiştirdiği öğrencilerle iftihar eden, bir Cumhuriyet öğretmenidir Akın Karabağ…

 

Toplam Kalite Yönetimini anlamakla kalmayıp, başarılı lider- yönetici anlayışını örnekleri ile uygulamış; çalıştığı kurumlarda GÜVENE dayalı bir kurum kültürü esas almıştır.

 

Sayısız ödül ve plaketler almış, gözün arkasındaki karanlığı gören bir aydındır Akın KARABAĞ…

 

Şimdi, 37 yıllık tecrübe ve birikimini Özel Silivri Çizgi Koleji’nde okul müdürü olarak genç kuşaklara aktaran Karabağ, yine yeni projeler için ruhunda ilk günkü heyecanını duyuyor.

 

Farklı olanı, özverili ve başarılı olanı fark eden Anadolu Eğitim Sendikası, 2016 24 Kasım Başöğretmenlik Onur ödülünü, nice sayısız fedakar öğretmen adına Akın KARABAĞ’a veriyor…

 

Başöğretmen Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ışığını eksiltmeden, koşullar ne olursa olsun sızlanmadan çalışan nice isimsiz kahraman öğretmenin sembolüdür KARABAĞ. Örnek alıyoruz, seviyoruz, nice nice başarılarını bekliyoruz…

 

Anadolu Eğitim Sendikası

 

 

 

Yorum Yap