Siyasilerin Değil, Tüm Eğitim Çalışanlarının Sendikası

Bir İmza da Sen Ver: “Sendikalılık Rüşvetine Hayır!”

02 Ağustos, 2017

Sendika üyesi kamu görevlilerine üç aylık dönemlerde “toplu sözleşme ikramiyesi” adıyla verilen ödenti temsil yarışındaki konfederasyonlar arasında rekabet konusudur. Uluslararası Çalışma Örgütünce (ILO) sendika ve üye arasındaki ilişkiye müdahale olarak görülen bu durum, ülkemizdeki siyasallaşmış sendikalarca üyelik rüşveti gibi pazarlanmaktadır.

2017 Toplu sözleşmesi öncesinde bu ödentinin miktarı ve kapsamı üzerinden rekabete giren sendikacıların aksine “bu rüşveti kaldırın” çağrısı yapan BASK Genel Sekreteri ve AES Genel Başkanı Cansel GÜVEN; “sendikamı kendim seçer, aidatımı öder ve denetlerim” demiştir.

Sendikasını seçmek, denetlemek ve gerek duyarsa istifa etmek noktasında devlet müdahalesini kabul etmeyen kamu görevlilerine bir çağrı yapan Sayın GÜVEN konuyla ilgili bir imza kampanyası başlatmıştır.

Sayın başkanın kampanyanın ilk imzasını koyarken yaptığı açıklama şöyledir:

Evrensel tanımıyla sendika; aynı iş kolunda çalışanların BİRLİKTE hak aradığı yerdir. İşveren karşısında onurlu bir dayanışma ancak BAĞIMSIZ MESLEK ÖRGÜTLERİ İLE mümkün olur. Partisinin ağzına bakan, toplu söyleşen, aidatları ısmarlatan yapılar sendika değil, SENDİKACI örgütlerdir. Bunlar; üye çalışması yaparken, seçimlerde parti kovalarken, aidat gelirlerini harcarken “kimse kafayı takmasın” ister. Kurumdaki çay parasını öderken “şekerli/şekersiz” tasası duyan açlık sınırındaki bir memurun, cebinden çıkacak aidatı sorgulayacağını bilir, üç kuruşluk bir temsili yoksa, istifadan korkar.

Biz onlardan değiliz!

İki yıllığına imza konulacak yeni toplu sözleşme öncesinde bizim “sendikalılık rüşveti” dediğimiz “toplu sözleşme ikramiyesi” üzerinden tartışan iki büyük memur konfederasyonu var. Yetkili olan “benim üyeme çok verilsin”, diğeri “hepimize çok verilsin” demekte. Biz de diyoruz ki: sendika benim, aidat benim, kime ne? Gerçek ve nitelikli bir temsilde üye, maaşından kesilen üç beş liranın hesabını yapmaz, hatta aidiyeti artar. Sendikasına yön çizer, eleştirir, akıl verir, aktif çalışır, denetler. Sendikal katılımı engellenirse, eleştirileri dikkate alınmaz ise istifa eder. Buradan soruyoruz; siz hangi ihtimalden korkuyorsunuz?

Hodri meydan efendiler; aidatı geri ödemesiz maaşından kesilen hiçbir üyemizin istifa etmeyeceğine bahse girerek, “siz de var mısınız?” diyorum. Anamın, komşumun, işçinin, köylünün, herkesin vergileriyle her ay 30 milyon liraya yakın sendikal rüşvet ödenmekte. Bu parayla öğretmen atasınlar, okul-hastane yapsınlar, öğrenci-yoksul sevindirsinler. Çay paramıza karşılık gelen aidatımızı kendi kesemizden ödeyemiyorsak yuh olsun bize! O aidatın her kuruşunun hesabını soramıyorsak da aynı şekilde…

Genel Başkanı olduğum Anadolu Eğitim Sendikası ve Genel Sekreteri olduğum BASK adına niteliğimizden zerrece şüphem yok. Üyeyle bağımız maddi değil, etik. Sendikal ahlakına ve temsiline güvenen her sendikayı, her sendikalıyı bu çağrıma destek vermeye davet ediyorum. Çağdaş dünyada yeri olmayan, Uluslararası Çalışma Örgütünün de “sendika/üye ilişkisine devlet müdahalesi sayarak reddettiği” bu ayıptan kurtulalım.”

Aidat rüşvetiyle üyeliğe hayır, bağımsız ve onurlu sendikacılığa evet!

Bir sendikaya üye olmak ve üye kalmak için rüşvete ihtiyaç duymayan tüm kamu görevlilerini imza vermeye davet ediyoruz.

BASK ve AES Basın Büroları

Kampanya linki : https://www.change.org/p/iletisim-csgb-gov-tr-sendikal%C4%B1l%C4%B1k-r%C3%BC%C5%9Fvetine-hayir?recruiter=59007002&utm_source=share_petition&utm_medium=copylink&utm_campaign=share_petition&utm_term=share_for_starters_page

 

TBMM Meclis Başkanlığına, Devlet Personel Başkanlığına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ulaştırılmak üzere imzaya açılan metin:

Sendikalılık Rüşvetine Hayır!

Dünya genelinde üyenin aidat ödeyerek, sendikanın da temsil ederek sürdürdüğü ilişki ülkemizde işveren konumundaki devlet sponsorluğunda gerçekleşmektedir. Kesinti miktarları maaşa oranla değişse de üç aylık periyotta sendika üyesi her kamu görevlisinin maaş hesabına “toplu sözleşme ikramiyesi” başlığında yatırılan ödenti sendikacılığa müdahaledir.

Çoğunlukla yapılan kesintiden fazla bir meblağa karşılık gelen “toplu sözleşme ikramiyesi” bugün için 3 aylık 77 Lira olup,  üye açısından “nasıl olsa devlet karşılıyor, üste para bile kalıyor” mantığı ile üyeliğini sürdürmesi riskini doğurmaktadır. (1/4 derecedeki bir öğretmenden %0.5 oranındaki kesinti aylık 19 Lira, bir sendikaya üye olduğu için 3 aylık kazancı 20 Liradır)

Amirinim, yoldaşımsın, partidaşız, hemşeriyiz, branş arkadaşıyız, din kardeşiyiz,… diye başlayan sendika üyelik teklifleri “aidatı da fazlasıyla devlet ısmarlıyor” şeklinde ısrara dönüşmektedir. 2017 verileri ile bir sendikaya üye toplam 779.399 kamu görevlisinin en azından % 10 unun hangi sendikaya üye olduğunu bir çırpıda söyleyemeyeceğini, yarısının da sendikasının faaliyetlerinden bihaber olduğunu iddia ediyoruz.

Sendika üyeliği kararını araştırarak ve hür iradesiyle veren kamu görevlilerinin tam da o aşamada “zaten bir sendikaya üye olduğunu” fark etmesi ülkemiz için sıradan bir olaydır. Sendika üyeliği ile kamu görevinden ihraç edilen binlerce memurun düşürüldüğü tuzaklardan biri “sen bana güven, aidat devletten” söylemidir.

Temsil yetkisi el değiştirdikçe ağız değiştiren konfederasyonlar sendikalılık rüşveti için bu toplu sözleşme döneminde “benim üyem daha çok alsın”, “her sendika üyesi daha çok alsın” kavgasına girişmiştir. Hatırlayınız: ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) böyle bir ödentiyi açıkça sendika/ üye ilişkisine müdahale olarak görmüş, kabul edilemez bulmuştur.

Sendikalı olmak, sendikalı kalmak için vatandaşlarımızın vergileriyle finanse edilecek ödentiye, rüşvete ihtiyacım yok. Sendikamla arama devlet girmesin. Aidatımı öder, sendikamın beni nasıl temsil ettiğini kendim sorgularım.

Sendikasını seçmek, aidatı maaşındaki kesintiyle ödemek, o aidatın nereye harcandığını denetlemek, sendikal temsilden memnun kalmazsa özgürce istifa edebilmek isteyen bir kamu görevlisi olarak, toplu sözleşme ikramiyesi adıyla yürürlükte olan sendikalılık rüşveti KALKSIN diyorum.

Temsil yetkili veya hevesli tüm sendikalarla, işverenim olan Türkiye Cumhuriyeti Yetkililerine arz ederim.

Yorum Yap