Siyasilerin Değil, Tüm Eğitim Çalışanlarının Sendikası

Eğitim Ve Eğitimcilerin Sorunları Yıllar İçerisinde Azalmadı Arttı


Gelişmiş ülkelere baktığımızda gelişmişliğinin nedeni eğitim sistemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemize baktığımızda ise eğitimin ve eğitimcilerin sorunlarının azalmadığını, aksine her geçen gün daha da arttığını görmekteyiz.

Son 15 yıla göz attığımızda öncelikle bir çok kez Milli Eğitim Bakanının değiştiğini görmekteyiz.

Öncelikle değişen bakanlarımıza değinmek istiyorum. Bakanlarımız eğitimle ne kadar ilgili birlikte görelim isterim.

Erkan Mumcu (2002-2003): Hukuk fakültesini bitirdi, tekstilde bir süre faaliyet gösterdi ve milli eğitim bakanı oldu.

Hüseyin Çelik (2003-2009) : Türk Dili ve Edebiyatı mezunu ve mezun olur olmaz asistan olarak üniversiteye girerek akademik hayatına başladı.

Nimet Çubukçu (2009-2011) : Hukuk fakültesini bitirdi. Uzun süre avukatlık yaptı. Türkiye Cumhuriyetinin ilk kadın Milli Eğitim bakanıdır.

Ömer Dinçer (2011-2013) :İşletme fakültesini bitirdi. Akademisyenlik hayatına başladı. Çeşitli üniversitelerde dekanlık ve rektör yardımcılığı yaptı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından sonra Milli Eğitim bakanı oldu.

Nabi Avcı (2013-2016) :Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümünden mezun oldu. İletişim bilimleri alanında doktorasını yaptı.

İsmet Yılmaz (2016-?) : Denizcilik fakültesi makine bölümü ve hukuk fakültesini bitirdi. Milli savunma bakanlığı ve meclis başkanlığından sonra Milli eğitim bakanı oldu.

Milli eğitim bakanlarını incelediğimizde birçoğunun aslında eğitim geçmişi olmadığını görmekteyiz. Peki bakan siyasetçidir asıl bakanlık faaliyetlerini yüreten son yıllarda kurulan bakan yardımcısı ve müsteşar olabilir diye düşünüyorsanız bakan yardımcısı ve son müsteşarlara bakalım(Adalet bakanı her zaman hukukçu olduğu gibi eğitim bakanı da eğitimci olmalıdır).

Bakan Yardımcısı Orhan Erdem(2011-…) :İktisadi ve İdari bilimler fakültesini bitirdi. Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odalar Birliği Üyesi.

Eski müsteşar Muammer Yaşar ÖZGÜL (2008-2009): Siyasi Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye bölümünü bitirdi. Kaymakamlık ve bürokratlık yaptı. MEB müsteşarı olarak görev yaptı.

Eski müsteşar Esengül CİVELEK (2010-2011) : Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdi. MEB’in ilk kadın müsteşarı olarak görev yaptı.

Eski müsteşar M. Emin ZARARSIZ (2011-2013): Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. MEB müsteşarı olarak görev yaptı.

Son müsteşar Yusuf TEKİN (2013-….) : Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünü bitirdi. Akademisyenlik hayatına başladı. MEB müsteşarı olarak görev yapıyor.

Bakan yardımcısı ve müsteşarları incelediğimizde ne yazık ki eğitimci bir kimlikle karşılaşmıyoruz. Eğitim bakanının ve bürokratlarının eğitimci olmadığı bir ülkede eğitimin ve eğitimcilerin sorunlarının da giderek artması gayet doğaldır.

Peki son yıllarda eğitimin ve eğitimcilerin ne gibi sorunları oldu birazda onlardan bahsedelim.

- Dik temel harfler yerine devrim! Yapılarak bitişik eğik el yazısına geçildi. Bitişik eğik el yazısıyla öğretim, 2004-2005 eğitim-öğretim döneminde 196 okulda pilot uygulama olarak başlatıldı. 2005-2006 eğitim-öğretim döneminden itibaren de Türkiye genelindeki tüm ilkokul birinci sınıf öğrencileri, ilk yazma eğitimini el yazısıyla almaya başladı.

- Liselere Giriş Sınavı olan LGS 2005 yılında kaldırıldı, yerine OKS getirildi. Lise eğitim süresi 4 yıla çıkarıldı.

- 2007 Ekim ayında, Milli Eğitim Bakanlığı liseye girişte tek sınavı kaldırarak, üç sınav yapmaya karar verdi. Öğrencilere 6, 7 ve 8’inci sınıflarda Seviye Belirleme Sınavı (SBS) yapılacağını açıkladı. Sınavlarla birlikte başarı ve davranış notları da liseye geçişte etkili oldu. İlk SBS 2008’de 6 ve 7’nci sınıflara yapılırken, 8’inci sınıflar da son OKS’ye girdi.

- 4/C li çalıştırılan öğretmenler bir süre sonra 4/B statüsüne alındı. 4/B statüsünde sözleşmeli olarak çalıştırılan öğretmenler ise 632 sayılı khk ile kadroya geçirildi.

- 6, 7 ve 8’inci sınıflara uygulanan SBS’nin sadece 8’inci sınıflara yapılmasına karar verildi.

- Düz liseler, Anadolu liselerine dönüştürülmeye başlandı.

- Üniversiteye girişte, Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ve Lisans Yerleştirme Sınavları’ndan (LYS) oluşan iki aşamalı sınav sistemine geçildi.

- 2012 yılında 8 yıllık zorunlu eğitimin yerine kamuoyunda 4+4+4 olarak adlandırılan, 12 yıllık kesintili zorunlu eğitim getirildi. Yeni sistemle okula başlama yaşından, eğitim süresine kadar birçok şey değişti. Plansız ve programsız olarak aniden gelen bu sistem okula başlama yaşını 66 aya ailenin isteği ile kayıtı ise 60-66 aya düşürdü. 5 yıl olan ilkokul bu sistemle 4 yıla düşerken on binlerce sınıf öğretmeni aniden norm fazlası oldu.

-Norm fazlası olan öğretmenleri eritebilmek için bakanlık alan değişikliği yaptı. Diploma haricinde yan alan uygulaması ile on binlerce sınıf öğretmeni bir çok farklı branşa öğretmen olarak geçti. Norm fazlası olarak eritilemeyen öğretmenler zihinsel engelliler öğretmenliği ve teknoloji tasarım öğretmenliğine hiçbir şart aranmaksızın geçti.

- 2013 yılında SBS’nin yerine Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sisteminin getirildi. Böylece liseye giriş sınavları eğitim öğretim yılının birinci ve ikinci döneminde yapılmaya başlandı.

 

-2016 yılında ise daha önce kaldırılan 4/B statüsündeki sözleşmeli öğretmenlik tekrar getirildi ve günümüze kadar tüm öğretmen alımları sözleşmeli olarak gerçekleştirildi.

            - 2017 yılında 12 yıldır okullarda zorunlu olan bitişik eğik el yazısı ile okuma-yazma modelini kaldırıldı. Tekrar 2005 öncesi var olan dik temel harflere geçildi. Aynı zamanda bir kez daha müfredat değişti. TEOG ve YGS-LYS kaldırıldı. Üniversite giriş sistemi YKS oldu. 

            Bu liste uzayıp gitmektedir. Son 15 yıla baktığımızda eğitimin ve eğitimcilerin sorunları maalesef giderek artmıştır. Günümüzde ise yüzbinlerce öğretmen atama beklemekte, on binlerce ücretli öğretmen çalışmakta ve on binlerce sözleşmeli öğretmen görev yapmaktadır.

            Yaptığımız son araştırmada da gördük ki aynı okulda ücretli, pictes kapsamında geçici, sözleşmeli ve kadrolu öğretmenler çalışmaktadır. Aynı işi yapan öğretmenlerin farklı statüde çalışmaları eğitimimiz için sakıncalıdır.

            Sözleşmeli öğretmenlerimiz hastalarının yanına veya eşinin, çocuğunun yanına gidememektedir. Bunun nedeni olarak da çalışma zorluğu olan bölgelerde öğretmen istihdamının zor olması gösterilmektedir. Getirilecek teşvik sistemi ve adil bir yer değiştirme sistemi ile bu sorun da çözülmelidir.

            Görevde yükselmelerin, atamaların             şeffaflaştırılması; mülakat sisteminin son bulması gerekmektedir. Görevde yükselmelerde BİR sendika üyeliği değil liyakat ve ehliyet dikkate alınmalıdır.

            Eğitimin eğitimciler tarafından yönetilmesi gerekmektedir. Eğitimdeki anlık değişimlerin sonuçları ağır olmaktadır. Bu yüzden Anadolu Eğitim Sendikası eğitim sistemi ve sorunlarına; öğretmen, akademisyen, öğrenci ve veliler adına taraftır. Kurulduğu günden itibaren personel, müfredat, sınav sistemleri, ders kitapları üzerine bağımsız raporlar yayınlayan AES siyasilerin başarı veya başarısızlıkları ile ilgilenmez. Derdimiz neslimizdir, öğrencilerimizdir, geleceğimizdir. Eğitimin ve eğitimcilerin sorunlarını haykırmaya, çözüm önerileri üretmeye ve paylaşmaya devam edeceğiz.

 

Mehmet Alper ÖĞRETİCİ

Genel Başkan