Siyasilerin Değil, Tüm Eğitim Çalışanlarının Sendikası

PANDEMİ DÖNEMİNDE BU PLANSIZLIKLARIN, SİSTEMSİZLİĞİN FATURASINI MİLLET OLARAK ÖDEYECEĞİZ!

09 Kasım, 2020

Eğitim işlerinin içinde olanlar bilir. Her sene “Türkiye Cumhuriyeti Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı” tarafından okullara İş-Kur aracılığı ile çeşitli sayılarda işçi statüsünde personel görevlendiriliyor. Bu personel; okulların temizliği, bakımı ve onarımı gibi çeşitli konularda okullarda görev alıyor. Bu noktaya kadar söyleyecek herhangi bir sözümüz yok. Devletimiz sağ olsun bir yandan hem istihdam yaratıyor hem de okulların ihtiyacını karşılıyor. Sorun bu görevlendirmelerin planlanmasında daha doğru bir tabir ile “planlanamamasında”!

                 Düşünün Amasya’nın X yerinde 200 kişilik bir öğrenci sayısına sahip bir okula 5-6 tane İş-Kur personeli verilirken, başkentin göbeğindeki 1500 kişilik öğrenci sayısına sahip bir okula 4 tane İş-Kur personeli veriliyor. Durum böyle olunca da 1500 kişilik okulda görev yapan bu personel 1500 kişinin yükünü çekmek zorunda kalıyor. Dolayısı ile ağır bir yük altında ezilen bu personel, okulların temizliği, hijyeni ve işleyişi ile ilgili konularda yetersiz kalabiliyor. Dengesiz dağıtılan emek gücü yüzünden 200 kişilik bir okulda çalışan 5-6 kişilik personel, işlerini daha az stres ve daha insani koşullarda yaparken, 1500 kişilik bir okulda görev yapan 4 kişilik personel ağır bir stres ve insani koşulları zorlayan şartlarda çalışmak zorunda kalıyor. Evine ekmek götürmek, helal para götürmek için çabalayan bu insanlar seslerini çıkarmadan görevlerini yapmaya devam ederken bir yandan da içten içe devletinin kendilerine böylesine şartlar ile zulüm ettiğini düşünüyor. Ama elinden bir şey gelmediği için de çalışmaya devam etmek zorunda kalıyor.

                  Oysa bu plansızlığın ve adaletsizliğin çözümü çok basit. Okulların öğrenci sayıları biliniyor.  “İş-Kur” ile “MEB” eş zamanlı bir çalışma ile bu personeli bir kurala, formüle oturtabilir. Örneğin: “Toplam Öğrenci Sayısı/Toplam İş-Kur Personeli Sayısı= Öğrenci Başı Okullarda Görevlendirilecek İş-Kur Personeli” şeklinde bir formülle bu sorun çözülebilir.  Bu çarpık yapı düzeltilebilir.  Bu formüle göre: Geçen yıl yaklaşık 80 bin kişinin TYP kapsamında çalıştığını ve 18 milyona yakın öğrencinin(İlkokul, Ortaokul,Lise) olduğunu ve bu öğrenci mevcudunun da hemen hemen 2 milyonunun özelde olduğunu düşünürsek “16 milyon/80 bin = 200 kişilik bir öğrenci mevcuduna sahip bir okula 1 TYP (İş-Kur) personeli” düşer. Kural olarak Öğrenci mevcudu 200’ün altındaki her okula 1TYP personeli verilir şeklinde bir ibare de eklenebilir dağıtım yapılırken. Yeter ki karar vericiler adaleti tesis etmeye karar verip bu konu ile ilgili harekete geçsin.

                     Bu konunun yılladır camiada dile getirildiğini ve kimsenin harekete geçmediğini biliyoruz. Peki, biz Anadolu Eğitim Sendikası olarak bunu neden dile getirme ihtiyacı duyuyoruz? Diyoruz ki “Hiç kimsenin hiçbir şey yapmadığı yerde hiçbir şeyin değişmeyeceği garanti. En azından biz bir şeyler yapalım, bir sözümüz olsun da kendi vicdanımıza bir şeyler yaptık diye hesap verebilelim” diye dile getirme ihtiyacı duyuyoruz. Belki birileri bu insanların sesini duyar, belki birileri bu zor zamanlarda aklın sesini dinler diye.



Adil DEMİRBAĞ
Anadolu Eğitim Sendikası
Ankara Mamak İlçe Temsilcisi

Yorum Yap