Siyasilerin Değil, Tüm Eğitim Çalışanlarının Sendikası

NE BAKAN, NE GÖREN, SADECE EMPATİ KURAN

15 Mart, 2021

            Ziya Selçuk, 10 Temmuz 2018 tarihin de Milli Eğitim Bakanı olduğunda bütün eğitim camiası çok heyecanlandı. Çok mutlu oldu. Çünkü yıllar sonra eğitimci kökenli birisi milli eğitim bakanı olacak ve eğitim sistemindeki sorunları çözecek umudu vardı. Ziya hocanın eğitim sistemi üzerine ve öğretmenlere değer veren söylemleri kulakları dolduruyordu. Özellikle “Bakan olmaya değil, gören olmaya geldim.” Dediğinde öğretmenlerin gönlünde taht kurdu.

            Öğretmenlerin yıllardan beri birike gelen birçok sorunu vardı. Maddi sorundan mesleki itibarı sorununa, özlük haklardan atama ve yer değiştirme sorununa, ek gösterge beklentisinden meslek kanununa, yönetici atamada mülakat sorunundan sözleşmeli öğretmenlik sorununa kadar ve daha birçok konuda birikmiş, hatta üzerine koyarak birikmeye devam eden birçok konuda sorunlar vardı. Ama eğitim camiası umutluydu. Ziya hoca Süpermen gibi gelmiş, yaptığı sempatik ve umut verici konuşmalarla bütün sorunları tamamen olmasa da kısmen çözecek yapıdaydı.

            Geldiğimiz nokta da Ziya hocanın bakan olmasının üzerinden yaklaşık 2,5 yıldan fazla zaman geçti. Fakat eğitim camiasının hiçbir sorunu çözüm bulmadı. Tam aksine sorunlar üzerine koyarak büyümeye devam ediyor.

            Bazı sorunlardan örnek verecek olursak;

            Atama ve yer değiştirme yönetmeliği artık ihtiyaca cevap vermiyor. Atama ve yer değiştirme takviminin yanlışlığı da cabası. Örneğin yanlış uygulamalar yüzünden 20 yıldır köy veya ilçeler de çalışmış, il merkezine gelememiş öğretmenler var. Zorunlu hizmetini tamamlamış, üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen hâlâ zorunlu çalışma bölgesinde çalışmaya devam etmek zorunda kalan öğretmenler var. İl içinde tayin isteyip, yer değiştirmenin imkânsız hale geldiği yerler var. Artık atama ve yer değişikliğinde radikal ama adil bir yola girilmeli.

            Ücretli öğretmenlik gibi dünyanın başka bir ülkesinde benzeri olmayan, ezici, oyalayıcı, sonu olmayan bir sistemimiz var. En başta ücretli öğretmenliğe karşı olduğumuzu ve ihtiyaç kadar kadrolu öğretmen atamasının yapılmasından yana olduğumuzu belirtmek istiyorum. Sizler hiç meslek grupları içerisinde ücretli doktor, ücretli hâkim gördünüz mü? Öğretmenlik tıpkı diğer meslek grupları gibi uzmanlık mesleğidir. Öğretmenliği, eğitim fakültesi mezunları yapmalıdır. Fakat ülkemizde, özellikle kırsal kesimlerde öğretmen ataması yapılmayan ve öğretmen ihtiyacı olan okullarda, farklı bölümlerden ön lisans mezunu arkadaşlar derslere girerek öğretmenlik yapmaya çalışıyor.

            Örneğin, hukuk fakültesi mezunu olmayan, işletme fakültesi mezunu ücretli bir hâkimin duruşmanıza girmesini ister misiniz? Ya da hastanede tıp fakültesi mezunu olmayan, eğitim fakültesi mezunu ücretli bir doktorun sizi muayene etmesini ister misiniz? İşte bu verdiğimiz uç örnekler maalesef eğitim alanında ülkemizde yaşanıyor. Ön lisans Pazarlama bölümü mezunu birisi sınıf öğretmenliği yapabiliyor. İşte bir nesil bu şekilde heba ediliyor. Tekrar söylemekte fayda var. Öğretmenlik uzmanlık gerektiren bir meslektir. Ülkenin çocuklarının kaderi öğretmenlik eğitimi almış, eğitim fakültesi mezunu, işin uzmanlarının ellerine bırakılmalıdır. 100 bin üzerinde öğretmen ihtiyacı varken, 80 bin ücretli öğretmen çalıştırılıyorken 10 bin, 20 bin gibi atama sayıları çok komik kalıyor. O yüzden bir an önce ihtiyaç kadar atama yaparak hem ücretli öğretmenlik sistemini bitirmeli, hem de ülkemizin potansiyel beyin gücü daha fazla eritilmemeli.

            Yakın zamanda atama bekleyen fakat haklı olarak atama sayısını yetersiz buldukları için Ankara’da Ziya Hoca’ya ve bakanlık yetkililerine seslerini duyurmak için eylem yapan öğretmen adaylarının sesini tüm Türkiye duydu. Yıllardır köy ve ilçelerde çalışıp il için de yer değiştiremeyen öğretmenlerin sosyal medyadan yaptığı çağrıları sağır sultan bile duydu.

            Ama ne yazık ki göreve geldiği günden itibaren eğitim camiasında kurtarıcı, Süpermen olarak görülen ne Ziya Hoca, ne de bakanlık yetkilileri ne duydu, ne de gördü. Ziya Hoca’nın “Bakan olmaya değil, gören olmaya geldim.” Söylemi hava da kaldı. Sanırım bundan sonra eğitim çalışanlarının beklentisi, sayısı çok fazla olan, burada sayamadığımız daha birçok eğitim camiası sorunu için Ne Bakan, Ne Gören birisidir. Bütün sorunları kendisi yaşamış, KPSS ye girip atama beklemiş, atama sayısına takılmış, zorunlu hizmet bölgesinde çalışıp zorunlu hizmetini tamamladıktan sonra tayini çıkmamış, il için de ailesinden ayrı kalmış, ek gösterge sorunu yüzünden emekliliğini ertelemek zorunda kalmış… bir bakan olmalı. Kendini öğretmenlerin yerine koymalı. Bakan gördük, görmeyeni ve duymayanı da gördük. Artık çıta yükseldi. Sadece empati kuran bir bakan istiyoruz.

            Eğitim camiasının bütün sorunlarının çözüldüğü günleri görmek dileği ile…

            Saygılarımla

 

            Ramazan KIRBUĞA

AES Kırşehir İl Temsilcisi

Yorum Yap