Siyasilerin Değil, Tüm Eğitim Çalışanlarının Sendikası

Emeğin Sesini Ayıramazsınız!

13 Haziran, 2013

Bizi 1 Mayıs’ı emekçiler bayramına götüren süreç 1856’da Avustralya'nın Melbourne kentinde taş ve inşaat işçilerinin, günde sekiz saatlik çalışma süresi için Melbourne Üniversitesi'nden Parlamento Evi'ne kadar bir yürüyüş düzenlemesi ile başlamıştır.  1889`da toplanan İkinci Enternasyonal'de Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs gününün tüm dünyada Birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanmasına karar verildi. İşte dünyadaki süreç böyle gelişirken günümüz Türkiye’sinde emek örgütlerinin 1 Mayısta bile omuz omuza yürüyememesi pek manidar ve üzerinde durulması gereken bir husustur.

n

Siyasetçilerle kol kola omuz omuza yürüyen, gerekli zamanlarda hükmeden veya muhalif olan, siyasi otoriteye çanak tutan emekçi örgütlerinin biz çalışanları sözde temsil ettiği(!) bu günler emek adına karanlıktır. Taşeron şirketlerin ve geçici emekçilerin sayısı gün geçtikçe artarken çalışanın emeğinin ederi de aynı oranda azala gelmektedir.

n

Eğitim iş kolunda ise durum daha da içler acısı bir hal almaktadır. Eğitim emekçileri olan öğretmenler toplumda hedef haline getirilmiştir. Öğrenci, veli, yönetim, ücret baskısı, terör, deprem ve saymakla bitilemeyecek birçok açıdan öğretmenlerimiz baskı, şiddet ve hatta ölüme mahkûm edilmektedir.

n

Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir hükümet bu kadar çok can kaybının olduğu Van Depremi sonrası öğretmenlerini felaket bölgesinde çalışmaya mahkûm etmiştir.

n

En çok bu sene İsimsiz dilekçelerle okullarda çalışma ortamı bozulmuş, çalışanların iş arkadaşlarına, veli-öğrencilere ve yönetim-denetime güven duygusu azalmıştır. Güven duygusunun olmadığı bir ortamda çalışmanın nasıl bir işkenceye dönüşeceğini ancak öğretmenler bilir.

n

Gelişen ve sürekli kalkınan bir ülkede öğretmenler sosyal ve ekonomik haklar bakımından kasıtlı olarak geri bırakılmış. Öğretmenlerin kendilerine olan güvenleri zedelenmiştir.

n

Eşit işe eşit ücret uygulanması kapsamında bütün kurum ve kuruluşlarda çalışan memurların ücretleri iyileştirilirken öğretmenler bu kapsam dışında bırakılan öğretmenler ötekileştirilmiştir. Ek ödemelerden yaralandırılmayan öğretmenler, ücretsiz-zorunlu okul nöbetlerini tutmaya devam etmektedir.

n

Tek başına öğretmenevlerinin durumu bile, eğitim iş kolunda çalışanların düştüğü acınacak durumu ortaya koymaya yetmektedir. Polisevi, hâkimevi, orduevi gibi meslek kuruluşu konaklama yerleriyle kıyaslandığında ortaya çıkan tablo gerçekten iç burkmaktadır.

n

Yer değiştiremediği için zorunlu alan değiştiren on binlerce eğitim çalışanı alanına dönmek için beklemekteyken, alan değiştirmek isteyen binlercesi de bakanlığın düzenleme yapmasını talep etmektedir.

n

Yeni eğitim sisteminin tüm vebalini öğretmenler ödemekte, okul dönüşümleri, norm güncellemeleri yüzünden re’sen atananlarla, istediği halde atanamayanlar birlikte acı çekmektedir.

n

Milli Eğitim Bakanlığının getirdiği zorunlu hizmet affı ile zor şartlarda görev yapan öğretmenlerimiz atandıkları bölgelerde yıllarca kalmaya mahkûm edilmişlerdir.

n

Yönetici atamalar sorunu kangrenleşmiş, sınav kazanan öğretmenleri hak ettikleri idari kadrolara atamak yerine torpil mekanizmasını işletecek mülakat benzeri yöntemler geliştirilmiştir.

n

Üç dört yılda bir ödenen banka promosyonlarını öğretmenlere ödememek için kırk dereden su getiren yerel yöneticilere hesap soran olmamış, öğretmenler üç kuruşluk promosyonlar için bile mahkeme kapılarında süründürülmüşler, süründürülmeye de devam edilmektedir.

n

Öğretmenleri; öğretmen, Anadolu kadrolu öğretmen, uzman öğretmen, Anadolu kadrolu uzman öğretmen, başöğretmen diye ayrıştırıp aslında hepsine aynı işi yaptıran bir yönetime sanki burası hukuk devleti değilmiş gibi hiç kimsenin ses çıkarmadığı bir dönemden geçmekteyiz.

n

Yukarıda saydığımız, sayamadığımız sorunların yanında bütün toplumu ilgilendiren, yalnız öğrencileri değil öğretmenleri de seçme ve eleme mantığına dayalı sistem garabeti ortada dururken mevcut eğitim sendikalarının siyasi kaygılarla ayrı ayrı yerlerde 1 Mayıs’ı organize etmesi son derece düşündürücüdür.

n

Anadolu Eğitim Sendikası olarak bundan önceki 1 Mayıslarda gösterdiğimiz birleştirici tavra uygun düşecek şekilde 2013’ün 1 Mayısında da,  tüm alanları sahiplendiğimizi, üyelerimizi eylemlere katılma noktasında özgürleştirdiğimizi ilan ediyoruz. Emeğimizin karşılığını bulduğu güzel günler görme umuduyla tüm emekçilerin bayramı kutu olsun!

n

Anadolu Eğitim Sendikası MYK ve Temsilcilikleri

n

 

n

 

Yorum Yap