Okul öncesinden başlayarak öğretim kademelerinin her birinde ve en çok da kız öğrenciler açısından okula kayıt ve devam sayısında azalma yaşanmıştır. Dönüştürülen okullarla yüz binlerce öğrenci ve öğretmene göç yolları görünmüş, başta sınıf öğretmenleri olmak üzere on binlerce öğretmen norm fazlası olmuştur.

Zorunlu alan değiştiren öğretmenler ve öğrencileri mağdur edilirken, o alanların asıl sahipleri de yer değiştirme döneminde kontenjan paylaşmak zorunda bırakılmıştır. İl-ilçe emrine yer verilmeyen yer değiştirme yönetmeliği ucubeliğini muhafaza ederken, zorunlu hizmet affı mağdurlarının isteğe bağlı tayinleri de mucizelere bağlıdır.

Öğretmensiz eğitim reformu olmayacağını hala idrak edemeyenlerin sisteme yön verdiği ülkemizde öğrencisinden velisine, öğretmeninden akademisyenine, memurundan idarecisine kadar her kesim sıkıntıdadır. İnsan üzerinde deney yapılması suç iken okullarımız nesil üzerinde deney yapılan birer laboratuara dönmüştür.

Öğretmen ve idarecilerimize yönelen şiddet, okullardaki disiplinsizlik rekor seviyelere ulaşmışken itibarımız yerlere düşürülmüştür. Diğer işkollarında çalışan personel, memur ve yardımcı hizmetlilerden ayrı tutularak ek ödeme kapsamı dışında bırakılan öğretmenler, akademisyenler ekonomik anlamda geriletilmiştir. Özel okullara teşvik ve taşeronlaşma politikaları hız kazanırken devlet okulları bütçe açısından kaderine terk durumdadır.

Öğrenciye kıyafet özgürlüğü getiren değişiklikler öğretmene uğramamış, çalışma barışını bozacak ve ayrıştıracak siyasi tartışmalar özgürlüğün önüne perde germiştir. 147 ihbar hattı ile baskılanan, performans adı altında korkutulan meslektaşlarımızın gerginliği artmıştır.

Bir yandan kariyer talep eden MEB beri yandan lisans üstü eğitim yapmaya çalışan öğretmenine türlü engeller çıkarmakta, öğrenim özrü dava kararlarını bile branş, kontenjan, puan gerekçesiyle uygulamamaktadır.

Dönüşen okulların yöneticileri kazanılmış haklarını kovalarken, sınav kazanarak yönetici olma hakkı kazanmış olanların atanması bakanlıkça engellenmektedir. Davacısı olduğumuz yönetmeliği revize edeceğine söz veren sayın bakan bu sözün gereğini yerine getirmemiş, il milli eğitimler mevcut ve muhtemel yönetmelik arasında beklemededir. Vekalet idareciliği sürerken, idarecilerin göçü de zirve yapmıştır.

Onlara başlıkta süren ve çoğalan sorunların altında Milli Eğitim Bakanlığı bir yangın yeridir. Bakan değişikliği ile bu sorunların hızla çözüme kavuşturulmasını beklerken sürekli seyahatte bir bakan, sürekli beklemede bir bakanlıkla muhatabız. Karne törenlerinde parlak sözlerle izleyeceğimize inandığımız Sayın Nabi AVCI’ya “artık o makama oturun ve ertelediğiniz sorunlara çözüm bulun” diyoruz.

Yeni öğretim yılına yenilenmiş, sorunsuz girmek dileği ile…

Anadolu Eğitim Sendikası MYK ve Temsilcilikleri