Siyasilerin Değil, Tüm Eğitim Çalışanlarının Sendikası

Trump’ın Kararı Ortadoğu’da Yeni Ve Bitmeyecek Kanlı Bir Hesaplaşma Ve Boğazlaşmanın İşaret Fişeğidi

11 Aralık, 2017

BASK (Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu) Genel Başkanı Bayram Zengin, ABD başkanı Trump’ın  Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasına ilişkin yaptığı basın açıklamasında; Kudüs’ün başkent olarak ilanı ve ABD elçiliğinin Kudüs’e taşınma kararının, Ortadoğu’da yeni ve bitmeyecek kanlı bir hesaplaşma ve boğazlaşmanın işaret fişeği olduğunu belirterek, her ülkenin, ABD’nin bu işaret fişeği ile kimleri harekete geçirmeye çalıştığına dikkat etmesi gerektiğine dikkat çekti.

ABD’nin Kudüs’ü başkent olarak tanıma kararının diplomatik olmadığını vurgulayan BASK Genel Başkanı Bayram ZENGİN, bu kararın bilerek ve istenerek alınan savaş kışkırtıcılığı kararı olduğunu söyleyerek açıklamasında şu hususlara yer verdi:

“Birleşmiş Milletlerin kararlarını yok sayarak, üç dinin kutsal saydığı Kudüs şehrinin İsrail’in başkenti olarak tanınması ve ABD elçiliğinin Kudüs’e taşınma kararı kabul edilemez bir karardır.

Bu karar sıradan diplomatik bir karar değildir. Bu karar, bilerek ve isteyerek alınmış bir savaş kışkırtıcılığı kararıdır.

Bu karar Ortadoğu coğrafyasında bitmeyecek yeni ve kanlı boğazlaşmaların işaret fişeğidir. Dikkat edilmesi gereken bu işaret fişeği ile kim veya kimlerin harekete geçirilmeye çalışıldığıdır, eski veya yeni hangi örgütlerin hangi ülkenin hangi şehrinde cepheye sürüleceğidir.

ABD; Taliban’ı, El-Kaide’si ile, PKK’sı ve YPG’si ve daha onlarca piyon örgütlerinde olduğu gibi, üstelik soğuk savaş döneminden beri aktif olarak yürüttüğü ve yönettiği tecrübesini konuşturacaktır.

ABD’nin hedefi bellidir: Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmek ve kan gölü olarak tutmak. Orta Asya’dan başlayıp Ortadoğu üzerinden Afrika içlerine uzanan hat üzerinde; İslam dünyasında radikalleşmeyi sağlamak, radikal örgütler aracılığı ile provakatif kanlı eylemler düzenlenmesini örgütleyerek Batı dünyasında İslamofobiyi canlı tutmak.

Kudüs kararı; ABD’nin Ortadoğu’da bugüne kadar kullandığı radikal mezhep çatışmaları argümanına din ve etnik temelli çatışmaları ekleyecektir.

Ve Kudüs kararı, BM kararlarını yok sayıp, başta Kudüs olmak üzere işgal ve ilhak edilen toprakların İsrail’e ait olduğu anlamına geleceği için Ortadoğu’da barış imkan ve ihtimalini ortadan kaldıracaktır.

ABD’nin yeni çıkışında yalnız olmadığı, dahası Ortadoğu ülkeleri arasında da gizli ve açık yandaşları olduğu dikkatlerden kaçmamalıdır.

Irakta Amerikan işgali ile başlayan, bir milyonun üzerinde insanın canını alan, Afganistan’a müdahale ile devam eden, Mısır, Suriye, Katar, Libya ve Yemen ile tırmandırılan emperyalist müdahalelerin, Petrol Yağması ve Ortadoğu haritasının yeniden şekillendirilmesi her gün yeni piyonların sahaya sürülmesi için fırsat yaratmayı amaçlamaktadır.

Hesap açıktır: Birinci Dünya Savaşı sonrasında Sevr ile Osmanlı İmparatorluğunun bölüşülen topraklarından pay alamayanlar, 100 yıl sonra paylaşımın yenilenmesini ve Ortadoğu’da petrol yağmasından kendilerine pay verilmesini ve  Ortadoğu haritasının yeniden şekillendirilmesini istemektedirler.

 

 

 

 

 

 

 

Sırada Türkiye vardır.

Türkiye; bu oyunlarla boğuşmuş tecrübeli bir ülkedir. Aynı hesaplarla; 1900’lerin başlarında Balkanlarda yaşanan kışkırtma ve boğazlaşmaları; “Bir bölge veya topluluğu daha küçük, karşılıklı düşman devletlere veya gruplara bölmek” anlamında “balkanize” kelimesi ile tarihi emellerini başta Redhouse olmak üzere milli sözlüklerine nasıl yerleştirdiklerinin yakın şahididir.

BU OYUN BOZULMALI!

Dün Osmanlı Rumeli’sini Balkanlaştıranlar, bu gün Ortadoğu’yu, Ortadoğu’daki her ülkeyi Suriyeleştirmek, “ayır, buyur” siyaseti ile emperyalist emellerini gerçekleştirmek istemektedir.

Tarihi tekerrürden ibaret görenler, ibret alınınca tekerrür olmayacağını bilmelidirler.

Aynı kötü olayın tekerrürüne izin vermek aptallık ve ihanettir.

Kudüs sadece İsrail ve Filistin arasındaki bir sorun değildir.

Kudüs, sadece Arap Ülkelerinin sorunu değildir.

Kudüs sadece Türkiye’nin sorunu değildir.

Ve Kudüs sadece Müslümanların sorunu da değildir.

Kudüs; üç dinin mukaddes beldesi olması nedeniyle her müslümanın, her hristiyanın ve her musevinin sorunudur.

Kudüs; BM kararları gereği, her BM üyesi ülkenin sorunudur.

Kudüs, dünyada barış isteyen her insanın sorunudur.

Hamaset değil, soğukkanlılıkla ve Devlet aklını kullanarak diplomatik yollar sonuna kadar tüketilmelidir.

BM Güvenlik Konseyi, başta Avrupa Konseyi ve İslam İşbirliği Teşkilatı olmak üzere tüm uluslararası ve bölgesel kuruluşları, sivil toplum örgütlerini harekete geçirilmelidir.

ABD’ne karşı başta ekonomik olmak üzere her türlü ambargo gündeme getirilmelidir.

Şu andan itibaren tüm uluslararası toplantıların, konferansların, ve benzeri etkinliklerin ana gündem maddesi olarak canlı tutulmalı, ABD ve İsrail kararından vazgeçinceye, Kudüs özgürlüğüne kavuşuncaya kadar mücadele devam ettirilmelidir.

BASK olarak; bir kere daha ABD’nin kararını kınıyor, bu çerçevede dünyada barış isteyen herkesi, her sivil toplum örgütünü ve her devleti ABD’nin kararını protesto etmeye, karar geri alınıncaya, İsrail BM kararlarına uyup işgal ettiği bölgelerden geri çekilinceye kadar mücadeleye çağırıyoruz.”

BASK GENEL MERKEZİ

 

 

 

 

 

Yorum Yap