Siyasilerin Değil, Tüm Eğitim Çalışanlarının Sendikası

AES: DANIŞTAY %1’İ, AYM %2 BARAJINI İPTAL ETMİŞKEN HUKUK TANIMADAN TEKRAR %1 BARAJI GETİRMEK KABUL EDİLEMEZ!

19 Temmuz, 2024

Bilindiği üzere 6. Dönem Toplu Sözleşmenin “Toplu Sözleşme İkramiyesi” başlıklı 23. Maddesi ile ülke genelinde %1 den fazla üye kaydeden sendika üyelerine toplu sözleşme ikramiyesi verilmesi düzenlenmişti. Yetkili sendika ile Çalışma Bakanlığının imzaladığı sözleşme gereğince %1 in altında kalan sendika üyeleri bu ikramiyeden mahrum kalmıştı. Bunun üzerine sendikamız dava açmış ve 2021 Aralık ayında Danıştay bu madde bakımından yürütmeyi durdurma kararı vermiş ve nihayet 2023 yılında da maddeyi esastan görüşerek hukuka aykırı bulmuştu. Danıştay gerekçesinde;

“Toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanmada, hizmet kollarına ilişkin olarak üye olunan sendikalar açısından, “toplam kamu görevlisi sayısının en az %1’inden fazla sendika üyesi kaydeden sendikalar’’ şeklinde kriter getirilmesi suretiyle sendikalar arasında ayrıma yol açılması, açıkça sendikal özgürlüğe bir müdahale oluşturarak sendikaların kuruluş amaçlarının gerçekleştirilmesini önleyici şekilde üye kaybına sebebiyet verecek nitelik taşıdığı gibi, aynı hizmet kolunda çalışıp aynı işi yapan sendika üyesi kamu görevlileri arasında, sadece farklı sendikalara üye olmaları nedeniyle "toplu sözleşme ikramiyesi ödemesinde" eşitsizlik yaratması suretiyle çalışma barışını da olumsuz yönde etkileyeceğinden, dava konusu düzenlemede mevzuata ve hukuka uygunluk bulunmamaktadır.” ifadelerini kullanmıştı.

Bunun üzerine yetkili ama etkisiz sarı sendika boş durmamış, bu sefer barajı %2 olarak revize ederek “7429 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” içine eklemek suretiyle Meclisten geçirilmesini sağlamış, aynı hukuksuzluk devam etmişti. Tabi bunun üzerine kanunun iptali için AYM’ye iptal dava açılmış ve yüksek mahkeme 18 Ocak 2024 tarihinde ilgili maddeyi anayasaya aykırı bularak iptal etmişti. Gerekçede göze çarpan ifadele şu şekildedir:

“bu düzenleme nedeniyle maddi sebeplerden ötürü çalışanların, üye sayısı yüzde 2'nin üzerinde olan sendikalara üye olmaya yönelebileceği ifade edildi ve bunun "meşru görülemeyeceği”

“Üyelerinin menfaatlerini etkili bir şekilde savunan güçlü sendikaların ortaya çıkabilmesinin sendikalar arasında rekabetin sürmesine bağlı olduğu ortadadır.”

“Toplu sözleşme ikramiyesinin sadece yüzde 2 barajını aşan sendikaların üyelerine ödeneceğinin öngörülmesinin "bu sendikalara üye olmaya zorlayıcı" olmaktadır.”

“Dolayısıyla düzenlemenin yeni sendikaların kurulabilmesini ve çalışanların dilediği sendikayı seçebilmesini fiilen engelleyici nitelik taşıdığı açıktır. Bu itibarla anayasal yönden objektif ve makul bir temele dayanmayan kuralın sendika hakkı bağlamında eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.”

Özetle AYM, “negatif sendika hakkını”ihlal eden düzenlemeyi Anayasaya aykırı bularak iptal etmiştir.

Bugün Gelinen noktada ise Plan ve Bütçe Komisyonunda Görüşülen 2/2290 esas numaralı kanun teklifine, başlangıçta tasarıda olmamasına rağmen şark kurnazlığı ile yine %1 sendikal barajı eklenmiş ve komisyondan geçerek Meclis Genel Kuruluna gönderilmiştir. Memur Sen ve Kamu Sen tarafından Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi vekilleri aracılığı ile eklenen teklif, Genel Kuruldan geçerse gerek Danıştay’ın, gerek AYM’nin kararları ile sabit olan bu hukuksuzluk yeniden uygulama alanı bulacaktır.

Yüksek mahkemelerin yaşama şansı vermediği bu hastalıklı bedeni defalarca yeniden diriltmeye çalışanların, ne hukuka ne yüce mahkemelere, ne de eşitlikçi sendikal haklara zerre saygısı yoktur. Daha önce defalarca kez hukuksuzluğu ve anayasaya aykırılığı tespit olunan bir düzenlemeyi şark kurnazlığı içinde tekrar diriltmeye çalışmak hangi aklın ürünüdür? Sendikal ikramiye getirilecekse tüm sendikalar için getirilmelidir. Zaten ülke düzeyinde %1 barajının altında kalan sendikalı sayısı oldukça azdır. Bir milyonu aşkın üye bu ikramiyeden yararlanırken, %1 in altında kalan yaklaşık yüz bin sendikalının dışarıda bırakılmasının mantığı ne olabilir? Burada amaçlananın ne olduğunu biliyoruz. Bu çaba özellikle yetkili sendikanın üye kayıplarını korumaya yönelik bir savunma mekanizmasıdır. Onlarda rüzgarın tersten esmeye başladığının farkındalar. Fakat unutulmasın ki ülkede hukuk hala can vermemiştir. Kirli hesaplar yine yüce mahkemenin sert duvarına çarpacaktır. Bu düzenlemenin Anayasa Mahkemesinden döneceğinden şüphe yoktur. Bunu kendileri de pekâlâ bilmektedir. Sadece kısa dönemde bir süreliğine de olsa üye kayıplarını engellemek için yapılan bu çırpınışı hayretle ve acıyarak izliyoruz. Defalarca anayasaya aykırılığı ortaya çıkmış bir düzenlemeyi zorla tekrar getirmeye çalışmak, karşı karşıya olduğumuz sendikanın anayasal ilkelerden ne kadar kopuk olduklarını, ne kadar acımasız olduklarını, sendikal çıkar uğruna ne kadar aymazlık içinde olabildiklerini gözler önüne sermiştir. Bu kirli oyuna alet olan vekillerin de bu yanlıştan dönmelerini, bu utanca ortak olmamalarını salık veriyoruz. Keza enerjilerini kapsayıcı, eşitlikçi, anayasanın özüne, sözüne ve ruhuna uygun yasama faaliyetleri yapmak için harcamaları yerinde olacaktır.

Son olarak, unutulmasın ki bu düzenleme TBMM Genel Kurulundan geçse bile Anayasa Mahkemesinde iptal olacağı şimdiden malumdur. Bile bile lades olmayı sevenler, sadece şanslarını denemek istemektedir. Ama gerçek olan şu ki, süreç uzun sürebildiğinden, belki bir yılı aşan sürede sendikal baraja takılan üyeler mağdur olacaklardır.
Üyelerimiz ve tüm kamuoyu bilsin ki biz Anadolu Eğitim Sendikası olarak bu düzenlemeyi yakından takip edeceğiz. Her türlü hukuki çarelere başvurarak bu garabet uygulamanın tekrar uygulanmasını engelleyeceğiz.


Anadolu Eğitim Sendikası Hukuk Servisi

Yorum Yap