Siyasilerin Değil, Tüm Eğitim Çalışanlarının Sendikası

Sendikalılık Rüşvetine Hayır! Memur Sendika Aidatını Cebinden Ödesin!

17 Haziran, 2025

Bir İmza da Sen Ver

Sendika üyesi kamu görevlilerine aylık olarak “toplu sözleşme ikramiyesi” adıyla verilen ödenti temsil yarışındaki konfederasyonlar arasında rekabet konusudur. Uluslararası Çalışma Örgütünce (ILO) sendika ve üye arasındaki ilişkiye müdahale olarak görülen bu durum, ülkemizdeki siyasallaşmış sendikalarca üyelik rüşveti gibi pazarlanmaktadır.

 

2025 8. Dönem Toplu sözleşmeleri öncesinde bu ödentinin miktarı ve kapsamı üzerinden rekabete giren sendikacıların aksine “bu rüşveti kaldırın” çağrısı yapan BASK ve Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı Mehmet Alper ÖĞRETİCİ; “sendikamı kendim seçer, aidatımı öder ve denetlerim” demiştir.

 

Sendikasını seçmek, denetlemek ve gerek duyarsa istifa etmek noktasında devlet müdahalesini kabul etmeyen kamu görevlilerine bir çağrı yapan Sayın ÖĞRETİCİ konuyla ilgili bir imza kampanyası başlatmıştır.

 

Sayın başkanın kampanyanın ilk imzasını koyarken yaptığı açıklama şöyledir:

 

“Evrensel tanımıyla sendika; aynı iş kolunda çalışanların BİRLİKTE hak aradığı yerdir. İşveren karşısında onurlu bir dayanışma ancak BAĞIMSIZ MESLEK ÖRGÜTLERİ İLE mümkün olur. Partisinin ağzına bakan, toplu söyleşen, aidatları ısmarlatan yapılar sendika değil, SENDİKACI örgütlerdir. Bunlar; üye çalışması yaparken, seçimlerde parti kovalarken, aidat gelirlerini harcarken “kimse kafayı takmasın” ister. Yoksulluk sınırının yarısında ücret alan bir memurun, cebinden çıkacak aidatı sorgulayacağını bilir, üç kuruşluk bir temsili yoksa, istifadan korkar.

 

Biz onlardan değiliz!

 

Yıllarca toplu sözleşme masalarında YETKİLİ sıfatı ile oturanlar, kamu çalışanlarını sefalate sürüklemiş; ortalama memur maaşı YOKSULLUK SINIRININ yarısına, emeklilerinin maaşı ise AÇLIK SINIRININ altında kalacak şekilde gerilemiştir.

 

Kamu çalışanları adına kazanım elde edemeyenler kendi sendikalarından istifaların önüne geçebilmek için TOPLU SÖZLEŞME İKRAMİYESİ’ne sığınmış; önce %1 ardından %2 baraj getirtmeye çalışarak hem sendikasızları sendikalarına üye olmayı zorlamayı hem de baraj altında kalacak sendikaların faaliyetlerini yapamaz konuma gelmelerini amaçlamıştır.

Ancak hem Danıştay hem de AYM baraj konusunda gerekli dersleri vermiştir. ‘Toplu Sözleşme İkramiyesi’ nedeniyle bir çok kamu çalışanı ekonomik erimenin ışığında az da olsa ücret alabilmek için sendikalara üye olmuş; yıllar içerisinde sendikal örgütlülük artmasına rağmen çalışanların haklarını alabilme kabiliyeti ters orantılı bir şekilde zayıflamıştır.

 

İki yıllığına imza atılacak yeni toplu sözleşme öncesinde bizim “sendikalılık rüşveti” dediğimiz “toplu sözleşme ikramiyesi” üzerinden tartışacak konfederasyonlar var. Hatta YETKİLİ olan “benim üyeme çok verilsin” bile demişti, yine diyecektir. Biz de diyoruz ki: sendika benim, aidat benim, kime ne?

Mevcut durumda memurlar sendikalara üye oldukları için maaşlarından yaklaşık 250-300 TL kesilmekte; ancak ‘toplu sözleşme ikramiyesi’ adı altında aylık yaklaşık 720 TL geri almaktadır. Gerçek ve nitelikli bir temsilde üye, maaşından kesilen iki yüz üç yüz liranın hesabını yapmaz, yapmamalı. Aidatını cebinden ödeyen üye sendikasına yön çizer, eleştirir, akıl verir, aktif çalışır, denetler. Sendikal katılımı engellenirse, eleştirileri dikkate alınmaz ise istifa eder. Buradan bu sendika ve konfederasyonlara soruyorum; siz hangi ihtimalden korkuyorsunuz?

 

Hodri meydan efendiler; aidatı geri ödemesiz maaşından kesilen hiçbir üyemizin istifa etmeyeceğine bahse girerek, “siz de var mısınız?” diyorum. Ailemizin, komşumuzun, işçinin, köylünün, herkesin vergileriyle her ay 2 milyar liraya yakın sendikal rüşvet ödenmekte. Bu parayla öğretmen atasınlar, okul-hastane yapsınlar, öğrenci-yoksul sevindirsinler. Çay paramıza karşılık gelen aidatımızı kendi kesemizden ödeyemiyorsak yuh olsun bize! O aidatın her kuruşunun hesabını soramıyorsak da aynı şekilde…

Sendikalılık rüşveti ile mücadele edemeyen sözüm ona YETKİLİ veya YANDAŞ sendikalar yerine çalışan için gerçek mücadele eden sendikacılık istiyoruz. O zaman verilen bu rüşvetin onlarca-yüzlerce kat fazlasını maaşlarımızı artırarak alacağımızı zaten biliyoruz.

 

Genel Başkanı olduğum BASK ve Anadolu Eğitim Sendikası  adına niteliğimizden zerrece şüphem yok. Üyeyle bağımız maddi değil, etik. Sendikal ahlakına ve temsiline güvenen her sendikayı, her sendikalıyı bu çağrıma destek vermeye davet ediyorum.

 

Çağdaş dünyada yeri olmayan, Uluslararası Çalışma Örgütünün de “sendika/üye ilişkisine devlet müdahalesi sayarak reddettiği” bu ayıptan kurtulalım.”

 

Aidat rüşvetiyle üyeliğe hayır, bağımsız ve onurlu sendikacılığa evet!

 

Bir sendikaya üye olmak ve üye kalmak için rüşvete ihtiyaç duymayan tüm kamu görevlilerini imza vermeye davet ediyorum.

 

BASK ve AES Basın Büroları

 

Yorum Yap